Evleniyordum lan ben!
Üzerimde hayalim olan beyaz takim elbise vardı. Ömer kapının önşnde bekliyordu annemde son detayları hallediyordu ve onu içeriye almıyordu
"Ya anne ben onunla bu zamana kadar aynı odada kalıyordum. Şimdi görsem nolur!"
Kapının önünde söylenen adamla dudaklarımı büzüp anneme baktım. Dudaklarıma ruj süren eli durdu ve oflayıp kapıyı açtı. Ayrıca Helen anne benim ona yaptığım kolye ve küpeyi takmıştı. Bunun için ağlamıştım ve makyajımı yenilemişlerdi.
Ömer hemen içeriye dalarken hülyalı bir şekilde beni süzdü. Bu takımı alırken Ömer'e göstermemiştim. Düğünde görürsün diyip bakmasına izin vermemiştim. O yüzden şimdi beni ilk kez görüyordu.
"Çok güzel olmuşsun.." yanıma gelirken gözlerini benden ayırmadan söylemişti.
Annem çoktan dışarıya çıkıp bizi yalnız bırakmıştı.
Belime ellerini koyup tekrar beni süzdü.
"Gerçekten harika görünüyorsun.." kendide nefes kesici görünüyordu ama bunu ona söylememe gerek yoktu.
"Sende çok iyi görünüyorsun"
"Teşekkür ederim gülüm.."
Giydiğim ceketi biraz kaldırdı ve belinden bağlamalı gömleği inceledi.
"Belinin bu kadar ince olduğunu fark etmemiştim.. Yani anlamıştım ince olduğunu ama.."
Omuzlarımı silktim.
"Bu senin suçun.. Yanındaki güzelliğin farkında değilsen ben napayım düdük"
Cilve yapacaktık ama olmadı sanırım. Gülerek boynuma eğildi ve öptü.
"Kızamıyorum bile sana.. Kıyamıyorum"
Gülerek ondan ayrıldım. Parmaklarımı oyuncu bir tavırla dirseğinden boynuna kadar yavaşta sürttüm. Yaklaşıp çenesine bir öpücük kondurdum.
"Yerim seni şapşik şey"
Bu kez de yanaklarını sıkıp konuştum. Tam dönecekken çenesine bulaşmış ruju gördüm. Gülerek uzanıp sildim. Dudağıma sürdüğüm ruj biraz koyu olduğu için onun teninde çok göz batar olmuştu.
"Ruj olmuş da"
Benim gitmeme izin vermeden belimden tuttu ve bedenimi kendine yasladı.
"Bende ruj süreceğim"
"O zaman sana şu-"
Lafımı tamamlamama izin vermeden dudaklarıma atılmıştı. Adamın niyeti ruj değildi ki! Dilini dilime değdirince onu kendimden uzaklaştırdım.
"Düğün başlayacak şimdi rahat dur" nefes nefese mırıldanmamla güldü.
"Kendini düğünden sonraya sakla diyorsun yani"
Muzip ifadesi ve söyledikleri utanmamı sağlarken masadan aldığım peçeteyi dudağına sürmüştüm daha fazla konuşmasın diye.
Kapı çalınınca gel demiştim. Necip içeriye girerken gülüp ona sarıldım hemen. Ömer'e söyleyince hem Necip'i hemde halamı getirmişti düğüne.
"Abi efsane olmuşsun valla! Neyse sen düğün yapta sıra bana gelsin"
"Peh küçük boka bak! Sanki sende birileri varda"
Necip sırıtınca kaşlarım havaya kalktı.
"Kim lan o yavşak?"
Necip gözlerini devirip elini koluma attı sıkmak için. Hemen kaçıp Ömer'in arkasına geçtim.
"Kocam koru beni!"
"Kocanın kardeşi bana aşık oldu bu arada"
Baha'yı tanıyordum. Birkaç kere konağa gelmişti ve bizde onlardan birinde tanışmıştık. İyi çocuktu.
"Neyse çatla ben daha önce evleniyom"
Necip gözlerini devirip bana dil çıkarmış ve kapıdan çıkmıştı.
"Kocam mı dedin sen?" Ömer elini belime atıp dudaklarıma yaklaşırlen fısıldamıştı.
Tekrar açılan kapıyla olduğum yerde sıçradım ve geriye çekildim.
"Ya ben nikah memuru geldi demek için gelmiştim yanınıza. Hep senin yüzünden abi!"
"Ya he he"
Ömer'in koluna girip odadan çıktık ve salona ilerlemeye başladık.
*
Nikah kıyılmış şimdi de oyun havası çalıyır herkes oynuyordu. Ömer'e yaşlısın yorulursun demişti ama ben yorulmuştum ya! Adam hala halay çekiyordu.
Koca ağanın düğünü olduğu için baya kalabalıktı. Bir sürü tebrik etmeye gelen falan oluyordu. Onlar bile insanı yoruyordu.
Düğün yapmak zormuş ama güzeldi. Ben memnundum yani.
Ömer oyundayken bana bakıp öpücük attı. Kafamı iki yana sallayıp güldüm.
Kafamı diğer tarafa çevirince halamı gördüm. Yanına gitsem iyi olurdu.
"Hala nasılsın?"
"İyiyim kuzum.. Senin kurtulduğunu gördüm ya daha iyi oldum.. Sende hep iyi ve mutlu ol oğlum tamam mı?"
Kafamı salladım ve onunla biraz sohbet ettim. Ayağa kalkıp Ömer'in yanına gidecekken biriyle çarpışmıştım. Adam kolumdan tutup düşmemi engellerken ona küçük bür tebessüm ettim.
" Sağ olun.. "
"Siz damat mısınız?" yok davulum amk. Beyaz giymişim falan ya hani?
"Evet eşim olur kendisi"
Ne zaman geldiğini anlamadığım Ömer elini belime sarıp adamı cevaplamıştı. Geir beni belimden tutup masaya ilerletti ve sandalyemi çekikp oturmamı sağladı.
Kıskandı mı şimdi bu salak? Ayy yalarım!
"Kimdi o tanıyor musun?"
"Hayır. Sana doğru gelirken dikkat etmeyip adama çarptım. O da kolumdan tuttu o kadar Ömer'im"
Bana baktı ve dudağımın kenarına bir öpücük kondurdu.
"Ömer'in yesin seni"
Kafamı iki yana sallayarak güldüm. O da gülümseyerek yanıma oturdu ve alnındaki terleri peçete ile sildi. Bende birkaç peçete alıp boynunu ve çenesinin altını sildim.
"Acıktın mı?"
Hemen kafamı salladım.
"Ne yemek istersin söyleyeyim getirsinler" eline telefonunu almış benim vereceğim cevabı bekliyordu.
"Canım çok pis patlıcan dolması çekti valla"
Bana bakıp pis pis sırıttı.
"Sen patlıcanını akşam alacaksın aslında ama olsun.. Dolma söyleyeyim sana"
"Terbiyesiz şerefsiz!"
Bu adam böyle değildi ya nolmuştu buna?
🍇🌕
