"Bu düğün kadar saçma bir şey görmedim ya! Babaanne söz vermiştin Ömer'le evlenecektim ben"
Kehribar sabah uyanıp su içmek için mutfağa gidecekti. Ama duyduğu fısıldaşma ile yerinde durdu.
"Kızım benim elimden dahası gelmez ya! Ben napayım? Tek duan düğün yapıldıktan sonra hamile kalmaması olsun. O zaman zorla da olsa bir şeyler yapabiliriz belki"
Kehribar'ın ağzı bir karış açık kalmıştı. Ne kadar da kötü insanlardı ya. Çocuğu olmasın diye dua mı edeceklerdi yani!?
"Resmi nikah olmadı diye sevinirken olanlara bak ya.. Neyse babaanne ben işimi garantiye alırım. Aptal oğlan hala ilaç kattığım yemekleri yiyor"
Yemeğine ilaç mı katıyordu?
"Plan baya iyi işlemiş ama şöyle bir hatan vaki.. Ulu orta bunları konuşmamalıydın! Siz iki yılan yakalandınız"
Kehribar alkışlayarak içeriye girdi ve konuştu. İkisininde yüzünde korku dolu bir ifade oluşmuştu.
"Bunları birde Ömer'e söyleyeyim ve o zaman sizden kurtulmuş olayım"
Geri arkasını dönüp mutfaktan çıkacakken birkaç tıkırtı duydu ve sonra da arkasında bir ağrı hissetti. Tam o anda da Ömer ile göz göze gelmişti.
Ömer yüzündeki sert ve korkmuş ifade ile Kehribar'ın belinden tutup çekti. Belini tutan eşinin kıyafetini kaldırıp baktı. Neyseki beline çatal batmıştı. Bu bıçak olsaydı her şey daha kötü olurdu. Çatalın uçlarının küçcük bir kısmı girmişti zaten deriden içeriye ama olsun. Eşinin canı yanmıştı.
"Ulan şirret karı sen nasıl bana bunu yaparsın?"
Kehribar sesini yükseltip kıza dönerken kız geriye doğru kaçmıştı. Kendine kızgındı o telaşla bıçak yerine çatal almıştı eline. Eğer bıçak alsaydı Kehribar'dan kurtulabilirdi..
Ömer onu tutup yanına çekti ve boynundan öptü. Sakinleşsin diye.. Elini çatalın battığı yere koymuştu.
"Ne oldu da dellendin gülüm?"
"Bu Şilan denen kız yemeklerime ilaç katıyormuş! Babaannenle birlik olmuşlardı! Babaannen bunu bana kuma diye getirecekmiş!"
Ömer kaşlarını çatıp onlara baktı. Şilan'ı öldürmemek için eşine bakıyordu zaten. Annesi ve babasıyla dedesi de gelmişti şimdi mutfağa.
"Sizi uyardım ben. O kıyafeti kestiğinizde de daha öncesinde de. Şilanda hiç gözüm olmadı dedim dinlemediniz. Eşim oldu ona yaptığınızı bırakmadınız.. Sürüleceksiniz!"
Ömer sözünü söyleyip eşiyle birlikte arabaya bindi. Çatal batınca ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Çatalın dört ucuda derisine girmişti. Daha erken gitmeleri daha iyi olurdu ama işte.
"Nereye Ömer?"
"Hastaneye tabi ki!"
Telaşlı olmasına karşın Kehribar o kadar büyük bir ağrı hissetmiyordu. İlk başta bıçaklandığını sanıp çok korkmuştu.
"Ya Ömer bir şey olmaz bıçaklanmadım ya.. Çatallandım"
Birden kahkahalarla gülmeye başlamıştı. Belindeki o ağrıyı bile unutmuştu. Ömer'in bütün gerginliği o gülünce gitmişti.
"Harbi amına koyim çatallandım ya ben"
Güle güle bir hal olurken Ömer kafasını iki yana salladı. Hastanenin önünde durup içeriye girdiler.
"Abartılacak bir şey olmadığını söylemiştim" şikayetçi olmayavaktı çinkü eşi onlara daha iyi bir ceza vermişti.
"Ama olabilirdi Kehribar"
Adamın sertleşen sesi ile Kehribar gözlerini devirip kollarını göğsünde bağladı.
"Ben burada çatallanayım sen bana kız"
İkiside gülerken Ömer arabayı kenara çekmişti. Hala gülen bedeni kendine doğru çevirdi ve yanaklarından öptü.
"Korktum be gülüm beni de anla. Yoksa sana nasıl kızarım ben"
"Tamam tamam.. Buradan da öpersen affederim" dudağını göstererek nazlanan eşi ile kalp krizi geçirebilirdi.
Gülerke dudaklarına atıldı ve öpmeye başladı. Dilini dudakları arasından yollayınca Kehribar kendini tutamamış ve küçük bir şekilde inlemişti. Bunlar onun ilk kez tattığı duygulardı.
Nefes nefese geri çekilip kirpiklerinin altından eşine baktı. Ömer ona mest olmuş bir şekilde bakıyordu.
"Hadi sür arabayı"
"İnşallah sende bir gün beni sürersin" kısık sesle kendi kendine fısıldadığı için Kehribar anlamamıştı.
"Bir şey mi dedin Ömer?"
"Yok gülüm. Sürüyom arabayı şimdi"
Kehribar kafasını sallayıp arkasına yaslandı. Belinde küçük bir sızı vardı ama o bundan daha beterlerini uaşadığı için alışmış sayıyordu kendini.
Düğünden önce böyle bir şey yaşamak sinirini bozmuştu birazcık. Ömer üç hafta önce ona evlenme teklifi etmişti. Güzel ve istediği düğünü hazırlamak için bu kadar zaman beklemişlerdi. Yarında düğün günleriydi.
Kehribar aklına gelen gün ile heyecanla soludu. Aklına gelen şey ile soluna döndü.
"Ömer şimdi sen yaşlısın ya yarınki tepmpoyu kaldırabilir misin?"
Kendi yirmi dört yaşındayken adam otuz yaşındaydı. Bunu daha önce de biliyordu ama hiç üstünde düşünmemişti. Birkaç gündür de Ömer'in yaşı ile dalga geçiyordu.
Ömer sırıtıp ona yandan bir bakış attı.
"Ben neleri kaldırıcam yavrum bekle" göz kırpınca Kehribar utanıp önüne döndi. "Merak etme yani"
Kehribar utandığı için eve gidene kadar konuşmamıştı.
🍇🌕
Nasılız????
Daha önce bana çatallanan bir karakter söyleyin? SÖYLEYEMEZSİNİZ ÇÜNKÜ YOK ŞGHFŞHFŞJFŞJFŞHFŞGŞCLHGŞGŞHFL (varsadabilmiyom)
