[dokuz]

1.4K 127 28
                                        

Ömer dört gündür yalancıktan gülen oğlanla ne yapacağını bilemiyordu. Onu mutsuz eden huzursuz eden bir şey vardı ama anlayamıyordu. Çocuk düzgün gülmediği sürece kendini sıkıntıda hissediyordu ve bunun nedenini bilmiyordu.

Kehribar yavaş yavaş işleri azalan adamla onu göreceği için daha mutlu oluyordu ama hala o görüntüler aklından çıkmıyordu. Ne zaman ona bakıp gülecek olsa aklına o çocukla olan şey geliyor ve morali bozuluyordu.

Bugün burada olan bazı ortakları geleceği için hazırlık yapılıyordu. Kehribar gelenleri elbette umursamıyordu. Oda da kendi halinde duruyordu.

İki gün önce Ömer'den boncuk ve birkaç malzeme almasını istemişti. Kendine bileklik yapmıştı ve çok güzel olmuştu. Aslında kendine yaptığı sarı bilekliğin mavisini Ömer'e yapmıştı ama veremiyordu.

Şimdi de Helen teyzesine küpe yapmakla meşguldü. Kadın küpe takmayı seviyordu ve genelde taktığı küpeler büyüktü. Kehribar da şekli güzel bir küpe alıp ona boncukla bir şeyler yapıyordu.

"Ne yapıyorsun?"

"Hii" Kehribar bir anda kulağının dibinde duyduğu ses ile yerinde sıçramıştı.

"Öyle bir anda gelinir mi ağam korktum"

Ömer derin bir nefes aldı. Sandalyede oturan oğlanı kendine çevirdi.

"Kehribar sen iyi misin? Kaç gündür yüzün doğru düzgün gülmüyor bile.. Bir şey mi oldu bana söylemediğin?"

"Yok Ömer ne olacak ya.. Öyle alışmaya çalışıyorum evliliğe ve bu eve.. Ondan sana öyle gelmiştir". Ömer hiç ikna olmasa da kafasını sallamıştı

Annesi, Kehribar'a seslenince çocuk kalkıp gitmişti. Ömer de tam gidevekken gözü masada duran telefona ilişti. Normalde asla bunu yapmazdı ama annesinin o gün dedikleri gelmişt aklına. Belki bir şey bulurum diye telefonu eline aldı.

Şifresi olmayan telefonu açıp kıaa bir süre karıştırması sonucu Kehribar'ın derdini anlamıştı. Gördüğü video ve fotoğraflar ile ne diyeceğini şaşırmıştı.

Ortakları ile gittiği bir toplantıda. Ki bu toplantı bir barda yapılmıştı. Toplantı bittikten sonra biraz daha içmişti. Hafif sarhoş olurken ortak olduğu adamın oğlu bir anda kucağına gelip onu öpmüştü. Ömer olayın farkına varınca kucağından hemen itmişti ama demek ki bir eşyler için geç kalmıştı.

Ortaklığı bitirmemişti daha. Bitirmek için bir sonraki toplantıyı bekliyordu. Eşi varken böyle bir davranışı yapan insanlarla daha fazla ortak olamazdı. Ama şimdi gelecek olan kişiler arasında onlarda vardı. Bu işi bugün bitirmesi gerekiyordu o zaman.

Kehribar'ın neden bu kadar zamandır böyle olduğunu şimdi anlamıştı. İçine öküz oturduğunu hissetti.

Telefonu bırakıp dışarıya çıktı. Kehribar'ın görünce yanına ilerledi. Mavi gözlü çocuk kapıdan giren bedeni görünce elindeki bardağı düşürdü ve kırılmasına sebep oldu.

Ömer gözleri dolan çocuk hareket edecekken kucağına aldı. Ayağında terlik namına hiçbir şey yoktu ve eğer hareket ederse cam ayağına batardı. O yüzden çocuğu kucağına almıştı.

Gelenleri umursamadan kucağında Kehribar ile odaya geçti. Çocuğu yatağa koyup kapıyı kilitledi. Önğnde diz çöküp ellerini kendi elleri arasına aldı. Kehribar yüzüne bakmıyordu.

"Kehribar yemin ederim sandığın gibi değil"

Sessizce ağlayan çocuğa baktıkça içi gidiyordu.

"Yemin ederim Kehribar o video yarım. Ben onu ittim.. Gözlerime bak lütfen.."

Kehribar masmavi gözlerini karşısında oturan adama çevirdi.

"Bak biz o gün babamda vardı yanımızda. Biz onlara ortağımızdı ve toplantıyı bir barda yaptık! Barda onların olduğu için.. Toplantı bittikten sonra ben biraz daha durup içtim ve yemin ederim başka bir şey yapmadım. Sonra o geldi her şey ben ne olduğunu anlamadan gerçekleşti. Sarhoş kafam biraz geç algıladı ama algılar algılamaz ittim yemin ederim! Bağırdım çağırdım ortalığı birbirine kattım hatta"

Kehribar ona inanmıştı bile ama kırılan kalbi bunu diline dökmesine izin vermiyordu, emin olamıyordu..

Ömer telaşla ve hızlı hızlı konuşarak kendini açıklamaya çalışıyordu. Neden onun yanlış anlayacağından bu kadar korktuğunu bilmiyordu.

"Hatta bekle kamera kayıtlarını göstereyim sana he? Lütfen izin ver göstereyim gerçekleri affet beni.. Ben seni aldatmam Kehribar.."

Koskoca adamın gözleri dolunca Kehribar dudaklarını büzüp ağlamaya başladı. Ömer onu ağlattığı için kendine daha fazla kızdı. Kalkıp esmer bedene sarıldı.

"Kamera kayıtlarını görmek istiyorum.." sessiz fısıltısı ile Ömer kafasını sallayıp hemen telefondan Baha'yı aradı.

"Baha yaparsın sen hadi"

"Ya abi ben fbi değilim ha! Neyse gidip bakarım şimdi bekle bir saat falan"

"Hızlı ol Baha hızlı!"

Ömer geri kendinden küçük olana döndü.

"Biraz beklememiz gerek.."

İkisi bir saat boyunca hiç konuşmamıştı. Öylece oturmuşlardı. Kehribar odayı izlerken Ömer'in gözü bir an olsun üstünden ayrılmamıştı.

"Benim sana asıl kırılma nedenim o da değil.."

"Ne Kehribar?"

"Ben se-" mesaj gelen telefon ile susmak zorunda kalmıştı.

Ömer lafının devamını merak etse de telefonu açıp gelen videoyu Kehribar'a izlemeye başladı.

Olaylar aynen Ömer'in dediği gibi ilerlemişti. Hatta Ömer o çocuğa yumruk bile atmıştı. Kehribar dudaklarını büzerek yanındaki adama döndü ve sarıldı.

"Bir daha öyle yerlere gitme ve dikkatli ol Ömer.. Ve.. Ben seni seviyorum Ömer.. Biliyorum beni sevmediğini ama içimde kalmasın diye söyledim sana"

Utandığı için adamın bir şey demesine izin vermeden dışarıya çıktı.

Ömer hızlanan kalbi ile ne yapacağını bilemedi. Ne oluyordu? Niye böyle hissetmişti?

🍇🌕

Ua mal karakter yazmak sinie bozucu ya

ACABA NEDEN ÖMER ACABA NEDEN

KehribarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin