[dört]

1.7K 144 45
                                        

Konağa gelince arabadan indiler. Kehribar tarladan döndükten hemen sonra bayıldığı için üstünü değiştirememişti ve bundan dolayı biraz çekiniyordu.

"Ömer içeri girmesem olmaz mı? Şimdi laf söylerler" Ömer onun halinden anlamıştı. Çocuğa gelmesinde bir sorun olmayacağını söylese de dolmaya hazır gözleri görünce vazgeçmişti.

Kapıda duran adamlara bir şey diyip içeriye gönderdi. Adam geldiğinde elinde birkaç parça kıyafet tutuyordu. Kehribar adamın ince düşücesi ile mest olmuştu.

"Arabada giyinebilirsin, camlar filmi zaten görünmezsin"

Kehribar tereddüt etsede sonra arabanın arkasına bindi ve giyinmeye başladı. Ömer sırtı dönük bir şekilde arka kapıya yaslandı.

"Dönün lan önünüze" kapıdaki korumalar şaşkın bakışlarını ağalarından çektiler.

Camlar filmli olsa da bu tarafa bakmalarına gerek yoktu.

Araba kapısı itilince kenara çekildi Ömer. Kehribar onun kıyafetleri içinde arabadan çıkmıştı. Elindeki kıyafetleri de katlamış tutuyordu.

"Bunları ne yapayım?"

"Arabada kalsın" Ömer, o kendi kıyafetlerini giyince garip hissetmişti.

Konağın kapısı onlar için açılırken Kehribar önündeki sarışın adamı takip ediyordu.

Kehribar ona kızgın değildi. Bu berdele kendi kadar o da mecburdu. Ayrıca Kehribar başta üzülse de sonradan üzüldüğü için kendine kızmıştı. Şimdi böyle davranan adam evlenince nasıl davranırdı acaba?

Yukarı katta avluya gelince hala herkesin beklediğini gördü Ömer. Halit kenarda düzgünce oturuyordu. Ömer bu kez memnunca kafasını sallamıştı.

Ömer'in gelmesiyle isteme tamamlanırken bazı bakışlar durmadan Kehribar'a dönüyordu. Kehribar sarışın adamın isteği ile onun en yakınına oturmuştu. Ömer tekli koltukta Kehribar da onun yanındaki büyük koltuğun ucunda oturuyordu.

Kahveler içilip yüzükler takılmıştı. Kehribar hiç yerinden kalkmamıştı. Zaten kendine dönen kötü bakışlar onu fazlasıyla geriyordu.

"Kıyafetlerde pek yakışmış oğlum"

Yanında Ömer'in annesi oturuyordu yani Helen hanım. Kehribar kadının muzip tonu ile hemen kızardı.

"Şey benimkiler kirlenmişti de"

"Olsun canım siz eş olacaksınız yakında"

Kadın burada olan diğer kadıblardan farklıydı. Kafasında eşarbı yoktu mesela. Sarı saçlarını at kuyruğu yapmıştı. Yüzünde sade bir makyaj varken çok güzel görünüyordu. Ömer kesinlikle annesine çekmişti. Konuşurken şivesi yoktu da.

Kehribar utangaçça kadına bakıyordu. Helen başta bu işe çok karşı çıkıp kocasını darlamıştı. Hala karşı çıkıyordu ama gördüklerinden sonra karışmamaya karar verdi.

Ömer'in bakışlarını sürekli yanındaki esmer oğlanın üstünde yakalıyordu. Kehribar da bu bakışlara utanıp başka yerlere bakıyordu. Belki de onlar birbirinin kaderiydi.

Helen şimdiden böyle bakışan oğlanlarla iç çekti. Bu bakışları iyi bilirdi.

Yan tarafında oturan kocasına dönğnce adamın bakışları da eşine dönmüştü. Yüzündeki donuk bakış yerini aşka bırakırken gülümsedi Helen.

Herkes onlara karşı çıksa da evlenmişlerdi. Helen buralardan olmayınca onu istememişlerdi. Ama Diyar bey evi bırakıp onun yanına gidecek kadar çok seviyordu sevgilisini. Babasıda tek oğlu olduğu için bu evliliğin önünden çekilmişti. Kaynanası hala buna karşı çıkıp her fırsatta da laf sokuyordu ayrıca.

Gidecekleri zaman herkes ayağa kalkmıştı. Ayşe daha onlarda kalmayacaktı. Bir hafta sonra imam nikahı kıyılıp ve düğünleri yapılınca gidecekti. Kimse adım atmadan Ömer, Halit'in karşısına geçti. Sert ve kötü bakışları adamın üstündeydi.

"Kehribar bir gün daha sizde kalacak ondan sonra göremeyeceksiniz ve.. Bu bir gün tekrar ona dokunursan ölürsün Halit ağa. Benim eşime kimse vuramaz"

"Ağam yanlış anladın bizden kimse vurmadı ona. Beceremeyip merdivenden düşmüş"

Ömer karşısında yalan söyleyen adama biraz daha yaklaştı. Cebinden silahını çıkarıp karnına yasladı ve emniyetini açtı.

"Sakin bana yalan söyleme Halit ağa. Ben senin ciğerini bilirim. Son sözü söyledim.. Zaten yarın sabahtan onu almaya geleceğim. Şimdi defolup gidin"

Halit korkuyla kafasını sallayıp ilerledi. Misafirlerin hepsi avludan çıkarken kimse onları kapıdan da uğurlamaya gitmedi. Kehribar sona kalırken Ömer'in önüne geldi.

"Teşekkür ederim ağam.."

"Eşim için küçük birkaç şey yaptım sadece"

Kehribar kafasını eğip dönecekti ki durdu. Ömer'in ailesi burada onları izlediği için biraz çekiniyordu.

"Yarın saat kaçta gelirsin?"

"Ben sana mesaj atarım hem.. Numaran yok bende bir şey olursa yazarım" ona telefonunu uzatırken Kehribar durdurmuştu.

"Şey.. Benim.. Telefonum yok da söylesen olmaz mı?" Ömer dişlerini sıktı. Bu devirde küçücük çocuğun bile telefonu varken nasıl ona telefon almazlardı.

"Kaçta uyanıyorsun bilmiyorum ama.. On gibi gelirim"

"Tamam"

Kehribar bozulan morali ile kapının önüne çıktı. Dışarıda sokağın başına kadar gitse bile arabaları görmemişti. Dolan gözlerinden yaşlar akarken olduğu yere çöktü.

Neden devam ediyorlardı neden? Bu kadarı gerçekten fazla değil miydi? Ağanın o kadar kızmasına ve tehtidine rağmen nasıl bunu yapabilirdi?

Kapının önünde duran korumalardan biri hemen içeriye koşup Ömer'e durumu anlatmıştı.

Ömer sinirden kudururken hemen oğlanın yanına gelip diz çöktü.

Kehribar bir an düşünmeden yanına gelen adama sarıldı.

"Neden yapıyorlar bunu bana!? Ben çok yoruldum Ömer.. Sen o kadar kızdın ama şu yaptığına bak!" hıçkıra hıçkıra ağlarken kollarını sıkıca Ömer'in boynuna dolamıştı. Sarıldığının farkında değildi o an.

Ömer onun ağlaması dinene kadar beklemiş ve belini okşayıp, sırtını sıvazlamıştı. Kehribar burnunu çekerek ondan hızlıca ayrıldı.

"Sorun değil burada kalacaksın bundan sonra.. Ağlama lütfen.."

🍇🌕

Arkaşlar sövün>

Yani Halit bunu bilerek yaptı fark ettiyseniz. Ömer'e tepki olarak fln. Onu gerçekten terk etti diyebiliriz.....

Kehribar'ın gözleri şu şekil (sadece gözleri için koudum bu adamı!)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kehribar'ın gözleri şu şekil (sadece gözleri için koudum bu adamı!)

KehribarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin