[bir]

3.6K 176 67
                                        

Elimdeki kazmanın sapına yaslanıp biraz soluklandım. Sabahtan beri tarladaydım şimdi birde öğle olmuş sıcaklık daha da artmıştı.

Bu sıcakta daha da koyu oluyordu ya rengim! Tamam esmerdikte abartmasa mıydık?

İş az kalmıştı ve akşama da bitirmem gerekiyordu. Bitirmezsem evdeki piçlerin dayak için bahaneleri olmuş olacaktı.

Bir kumanın oğlu elbet sevilmeyecekti.

Küçük bir konakta yaşıyorduk. Annem eskiden ağanın konağında çalışıyormuş. Bu ağa da eşi olmasına rağmen annemle birlikte olmuş ve hamile bırakmıştı. Konakta bu duyulunca annem kuma diye alınmış. Ben doğduktan bir süre sonra ağanın ilk eşi ölmüş. Kahrından herhalde? Sonra ağa bunun suçunu kendinde aramak yerine annemde aramış ve onuda kendi öldürmüş. Benim ölmemi de babamın halası engellemiş. Konaktaki en büyük insan oymuş o yüzden de sözü dinlenmiş.

Zaten şu konakta beni seven tek insan oydu. O kadar minnoş bir nineydi ki! Bayılıyorum ona.

Gerçi birde Necip vardı beni seven. Abi abi diye peşimde koşuyordu. Beni kilere kitlediklerinde de bazen gizli gizli bana yemek getiriyordu. O gerçekten kardeşimmiş gibi hissettiriyordu. Aile gibi..

Çapamı elime alıp kalan yeride bitirmeye odaklandım. Güneş yakıcı sıcaklığı bir kenara bırakırken ben son sıraya gelmiştim.

Koca tarlada tek başıma çalışıyor olmak çok canımı sıkıyordu. O kadar adam vardı onlar çalışmıyordu. Şuraya iki üç kişi tutacak paralarıda vardı ama tutarlar mıydı? Amaç bana zulüm olsundu.

Zaten şu konakta bana olan saçma nefreti anlamıyordum. Bir günahtan doğmuş başka bir günah olarak görülüyordum. Minicik bir bebekken bile öyleymiş. Kendi günahını bana yıkıyordu o adam

Son sırayı da bitirince nefes nefese tekrar sopama yaslandım. Yorulmuştum ya! Alnımdan akan teri koluma sildim. Karşıdaki üzüm bağını görünce ağzım sulanmıştı resmen. Üzümlere bayılırdım!

Evin önüne doğru bakınca konağın önünde yeni duran arabaları gördüm. İçinden çıkan adamla kaşlarım havalandı. Bu adamı daha önce köye gelince görmüştüm.

Malum benim şehire gitme gibi bir iznim yoktu. Bir kere gideyim demiştim onda da kilere kitleyip iki gün aç susuz bıraktılar. Bu yüzden hep köydeydim. Otuz haneli şu yerden de nefret ediyordum ama mahkumdum da.

Şehri çok merak ediyordum. Koca koca binalar olmasa bile şehirdi işte. Asfalt yolları falan bile varmış. Sadece bu şehir değil tüm ülkeyi mrierak ediyordum. Televizyonda öyle yerler gösteriyorlardı ki! Hepsine gitmek istiyordum. Maalesef bırak ülkeyi şehire bile gidemeyecektim.

Köyün ağasının oğluydum ama hepsinden fakirdim işte. Diğer çocukları istedikleri zamanda araçla şehire gidebiliyorlardı. İstedikleri kıyafetleti alabiliyorlardı. Telefonları da vardı.

Ben onların eskilerini giyiyordum.

Bana hiçbirini almıyorlardı..

Gözlerim dolarken hırsla kuruladım. Ağlayıp daha da zayıf görünmemeliydim. Tekrar ağaya döndüm. Karadağ aşiretinin ağasıydı bu adam. Baya büyük bir aşiretti. Geçen sene ağa olmuştu ve bunlar bir düzine hayvan kesip köylere dağıtmışlardı.

Beyaz teni, sarı saçları vardı, güneşte parlıyordu. Koyu gözleri sert bakışları vardı. Sadece yüzüne göre burnu biraz büyüktü. Rizeli geni? Ama baya yakışıklı adamdı. Yani yakışıklıya da yakışıklı diyelim. Heybeti buradan bile belli oluyordu. Üstünde takım elbise vardı.

Adamın bakışları bana dönünce öylece bakmaya devam ettim. Kıyafetlerimden ve olduğum durumdan utanmıştım biraz. Ama sorun değildi. Beni buna mecbur bırakanlar utanmalıydı.

Bakışlarımı ondan çekip kazmayı da küreğin olduğu ağaca bırakıp eve doğru ilerledim. Ellerimi eskimiş ve çalıştığım için toz olan kotumun cebine soktum.

Adamlar kapının önğnde toplanırlarken hepiniz sığmazsınız içeriye diye bağırmak istemiştim. Önlerinden geçip kapıya doğru ilerlerken tekrar ağa ile göz göze geldim.

Ne bakıyon kardeş?

İçeriye girince babamın bağırtısını duymuştum. Avludan ayrılıp yukarı kata çıkınca herkesin salonda oturduğunu gördüm. Ben elbette yanlarında duramayacaktım.

"Dışarıda Karadağ aşiretinden birileri var ha? Neden geldiler?" telaşları daha da artmıştı.

"Torunumu öldürecekler" sözde babaannem dizine vurarak ağlamaya başladı.

Kaşlarımı çatıp abime baktım. Yanında elini tuttuğu kızı görünce kafamda bir şeyler oturdu. Bu mal kız mı kaçırmıştı? Hemde Karadağ aşiretinden? Gerçekten maldı ya!

"İyi olur"

"Kes sesini Kehribar" telaşlı olduğu için vurmamıştı bana. Yoksa biricik oğluna laf söyletir miydi?

Kehribar ismini annem bana koymuş. Gözlerim ya da başka bir sebepten dolayı değil. Bir çocuğum olduğunda adı Kehribar olsun demiş ve benim ismimi de koymuş işte.

Geri aşağıya inip koridorun sonundaki odama gittim. Sığıntı gibi yaşıyordum resmen! Bu koridordaki diğer odalarda evin çalışanları kalıyordu. Bende onlarla birlikte aynı yerdeydim işte.

Ortak banyoya ilerleyip hızlıca banyomu yaptım. Dışarıdan bir bağırış sesi duysam da umursamadım. Kıyafetlerimi düşmeden içeride giydim.

Saçlarımı kurutmadan mutfağa doğru ilerledim. Acıkmıştım valla. Koridoru çıkınca avluda kafasına silah dayanmış abimi ve yeni gelen kızı gördüm kıza üzülsemde abime iyi oluyordu.

Onlara karşı içimde olan tüm vicdan ve merhamet tabelerini öldürmüşlerdi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ettiğini bulacaktı işte.

Hayır kız bu malda ne buldu da kaçmaya gönlü oldu?

Ben koskoca aşiretin güzel kızı olsam otururdum evimde, çekirdeğimi çitlerdim yani.

🍇🌕

Yeni kurgu kilidi açıldı🔓

Biraz klasik bir kurgu olacak gibimsi ona göre ha. Bu kez full hayal gücüme kalmış gibi gelmeyebilir size👉🏻👈🏻

Karakterlerin dış görünüşlerini de bölümlerde açıklayacam zaten raat olun😎yavaş yavaş yaparız o işi

Ve kitap eşcinsel evliliklerinin yasal olduğu daha az homofobik barındıran bir evrende geçecek, şimdiki zamandalar geçmiş deil. Biraz farklı bişiler de olacak şey etmeyin yani.☺️

Ve Kehribar ağzı bozuk bir çocuk hazırlıklı olun yani.😉

Kehribar'ın ailesine (halahariç) sövme butonu>

KehribarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin