22. Bölüm

4.9K 326 129
                                        


Ezgi Bayer

Murat komiser, tehdidinde gerçekten de ciddi olmalıydı.

Nereden mi biliyorum?

Çünkü şu an, sanırım Asaf Kandemir'i sorgu odasında dövüyordu. Yani baya baya dövüyordu.

Ve bende dışarıdan buna şahitlik ediyordum.

Keşke içerden etseydik

Keşke çünkü sorgu odası neredeyse hiç ses geçirmiyordu.

Sadece ara sıra dışarıya gelen boğuk bağırışmaları ve vuruşları işitebiliyordum.

Sinirle ellerimi göğsümde kavuşturdum. Doğruyu söylemek gerekirse Murat bey'e biraz alınmıştım. Bizi resmen odadan kovar gibi çıkarmıştı.

Aslında bir bakımdan iyi de olmuştu çünkü karambolde tuvalete gitmem gerektiğini fark etmiştim. O yüzden kalmak için çok da ısrar etmemiştim.

Zaten ben çıkarken ortada fazla gürültü yoktu. Ama tuvaletten döndüğümde, duyduğum bağırışmalarla yüzüm asılmıştı.

Bende içerde olabilirdim

Asaf Kandemir'i dövmesini izleme hayallerim mahvolmuştu.

Bir de ne konuştuklarını gerçekten de çok merak ediyordum. Nasıl bir ilişkide olduklarını hala çözememiştim.

Sonuçta biri mafya diğeri polisken, tam olarak nasıl bir dostlukları vardı?

Bilmiyorum.

Ofladım.

Canım çok sıkılmıştı.

İlker, Timur ve Tekin'in iyi olup olmadığını sormak dışında Kıvanç ve Kerem ile iletişime geçmemiştim.

Öğrendiğimle ise yüreğime su serpilmişti.

Hiçbirinin hayati tehlikesi olmamasının yanında, vücutlarında çok fazla hasar da yoktu.

Bu iyiydi.

Bunu neden merak ettiğimi ise ben bile bilmiyordum.

Ya da bilmek istemiyorsun.

Şimdiyse öğrendiğim şeylerden sonra hiç konuşmamıştık. Sıkıntıdan patlamak üzereydim.

Bir de burada yapacak hiçbir şey olmamasını geçtim, o kadar çok uykum gelmişti ki, gözlerimi zar zor açık tutuyordum.

Sorgu odasının önünde uzanabileceğim bir yer yoktu. Zaten duvara monte edilmiş 3 koltuk vardı.

Biz de üçüncü sınıftaki bebeler gibi koltuklara sıra sıra dizilmiş halde oturuyorduk.

Yalnız Kıvanç ve Kerem'e bebe demekte ayrı bir meseleydi

Harbi ikisini de ilkokul bebesi olarak düşünemiyordum.

O kadar büyük duruyorlardı ki sanki dünyaya 28 yaşında gelmiş gibilerdi. Özellikle Kıvanç'ın çocukluğunu hayal edemiyordum.

Takım elbise giymediği bir dönem olmuş muydu mesela?

Bir an onunla aynı sınıfta okumak zorunda kalan çocuklar için üzüldüğümü hissettim.
Ben şahsen,  Kıvanç gibi bir buz kütlesiyle aynı sınıfta olsam bir köşeye geçip ağlardım.

Gözler Aynı Sen-Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin