20. Bölüm

4.3K 303 133
                                        


Kerem Kandemir'den

"Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor lütfen-"

"Hay sikeyim"

İlker cevap vermiyordu. Milyonuncu kez aramaktan vazgeçmediğim numaraya tekrar tıklarken, sonucun aynı olacağını bile bile çaldırmaya devam ettim.

Hadi be oğlum aç şu telefonu

"Aradığınız kişiye şu anda ulaş-"

Elimdeki telefonu büyük bir hışımla duvara fırlattım. Parçalanan telefon bile içimi soğutmaya yetmemişti.

Babama gelen arama sonucu, son 4 saattir İlker'in arabasının olduğu yeri tespit etmeye çalışıyorduk.

Ama bulamıyorduk.

Bu kadar gücümüz, kontağımız ve paramız olmasına rağmen hiçbir sik yapamıyorduk.

Neden mi?

Çünkü lanet olasıca herifler, her şeyi en küçük detayına kadar planlamıştı.

Hastahaneden ne zaman çıkacağımızı,
Ormana ne zaman gireceğimizi,
Babama gelecek aramanın saatini ve hedeflediği kişinin bulunduğu arabaya kadar..

Kamera kayıtları, İlker'in arabasının bizim ardımızdan tünele girdiğini gösterse de çıktıkları görüntü yoktu.

Tam o anda kamera kayıtları kesilmişti. Tünelden sonrası ise siktiğimin orman yoluydu.

Ne olduysa orada olmuştu. Geldiğimiz yolu geri dönüp etrafı arasak da hiçbir kazayla veya değişik bir durumla karşılaşmamıştık.

Sanki araba buhar olup da havaya karışmıştı.

Ve zihnimin içindeki sesi susturmak,
Geçen zamanla beraber giderek imkansızlaşıyordu.

Yumruklarım sıkılaştı. Bir şeyleri kırmak istiyordum, dağıtmak. Ama burada dağıtabileceğim hiçbir şey yoktu.

Son çare, 4 saattir arabanın konumunu bulmakla uğraşan kardeşime döndüm. Gözlerinin içi ekrana bakmaktan kızarmış olsa da elleri klavyede büyük bir kararlılıkla geziniyordu. Stresli olduğunda her zaman yaptığı gibi yanağının iç kısmını ısırırken, bakışları üç ekran arasında gidip geliyordu.

Uraz, ne kadar dışarıdan sakin biri gibi görünse de, gerçekte öyle olmaktan çok uzaktı. Özellikle bu gibi kritik durumlarda, günlük hayatında bile baş gösteren stresini yönetmeyi başaramıyordu.

Onu suçlamıyordum. Omuzlarında bu kadar büyük bir yük varken kim olsa aynı stresi yaşardı.

Ve sakin bir hayatımız olduğu da söylenemezdi.

Fakat bilhassa Ezgi hayatımıza girdiğinden beri, yaşantımızı daha da büyük bir kaos çevrelemişti.

Ve bunun mümkün olabileceğine asla ihtimal dahi vermemiştim.

Fakat Ezgi, tanıştığım hiçbir kişiye benzemiyordu.

Kız bildiğiniz yürüyen belaydı. Nereye gitse olabilecek en kötü senaryoları ardı ardına yaşıyordu.

Bu şansızlık mıydı kader miydi emin değildim ama bazen bu yaşına kadar hayatta kalabilmiş olması bile beni şaşırtıyordu.

Cesurdu. Fakat bu cesaretinin kaynağını çözememiştim.

Dövüşmeyi bilmiyordu ve Çevresinde, diğer insanlar gibi, güvenebileceği güçlü biri de yoktu.

Gözler Aynı Sen-Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin