..Gazel , bebeğini uyutuktan sonra kendisine bakan kızlara döndü. Daha yeni doğum yapmış biri olarak hâlâ kanamaları vardı ve bunun için doğum bezlerini takıyordu. Evde kendisine Goyre yardım ediyordu burada nasıl yapacaktı bilmiyordu. Leyla , bebeğe hüzünlü gözlerle bakarken yatakhaneye o günün görevli ablalarından biri olan Sema girdi . Ellerini lacivert üniformasının iki ön cebinden çıkarıp kızlara tebessüm ile baktı .
"Hadi kızlar saat dokuz oldu salona geçmeniz gerek"
Kızların bir kaçı üflerken bir kaçı memnun bir ifadeyle yatakhaneden çıktı.
"Nereye gideceğiz?"
Küt saçlı kız ona döndü .
"Salona , kahvaltı yapacağız ve akşam dokuza kadar orada kalacağız akşam dokuzda tekrar buraya gireceğiz "
Küt saçlı kızın açıklaması Gazelin yüreğine su serpmişti . Gazel, yumuşak adımlarla yatağa yaklaştı ve uyuyan bebeğini nazikçe kucağına aldı. Minik kız, annesinin dokunuşuna içgüdüsel olarak kıvrıldı, küçük parmakları havada hafifçe seğirdi. Gazel, onu sıkıca sarmaladığı pembe battaniyeye daha bir özenle bürüdü. Bebeğin sıcak nefesi, annesinin göğsüne hafifçe değiyor, bu küçük temas bile Gazel'in yorgun kalbine bir parça huzur veriyordu.
Salona doğru ilerlerken, koridorun soğuk duvarlarına vuran sabah güneşi, toz tanelerini altın renginde dans ettiriyordu. Gazel, her adımda bedeninin ağırlığını hissediyordu; doğumun yorgunluğu ve kanamanın verdiği halsizlik, bacaklarını sanki kurşunla doldurmuş gibi ağırlaştırıyordu. Doğum bezi, hareket ettikçe hafifçe hışırdıyor, onu sürekli rahatsız eden bir gerçeklik olarak hatırlatıyordu.
Salon, geniş ve yüksek tavanlı bir odaydı. Duvarlarda asılı solgun yeşil perdeler, yılların yorgunluğunu taşıyordu. Uzun masalar, düzgün sıralanmış tabaklar ve teneke çatal bıçaklarla donatılmıştı. Kızlar, alışkın adımlarla yerlerine geçerken, Gazel boş bir sandalyeye ilişti. Bebeğini kucağında tutarken, diğer kızların ona bakan meraklı gözlerini fark etti. Kimisi şefkatle gülümsüyor, kimisi ise bebeğin varlığından rahatsız olmuş gibi kaşlarını çatıyordu.
"Gazel, sen onu bırakamaz mısın?" diye bir ses yükseldi. Sema Abla, elinde bir tepsiyle yaklaşmıştı. "Bebekler için ayrı bir oda var, oraya bırakırsan daha rahat edersin."
Gazel'in içine bir korku düştü. Minik kızını bilmediği bir odaya, yabancı ellere bırakmak... "O... olmaz," diye mırıldandı. "O henüz çok küçük, yalnız kalamaz."
Sema'nın dudakları büküldü, ama itiraz etmedi. "Peki, ama yemeğini yerken dikkat et."
Kahvaltı tabakları dağıtılırken, Gazel bir eliyle bebeğini tutup diğeriyle kuru ekmeğini ısırmaya çalıştı. Yanındaki küt saçlı kız, ona bir bardak çay uzattı. "Al, içersin. Senin gibi yeni doğum yapmış birinin sütü bol olsun diye sıcak içecek iyi gelir."
Gazel, bu küçük nezaket karşısında gözleri doldu. "Teşekkür ederim," dedi kısık bir sesle. Küt saçlı kız soğuk biriydi , bakışları da cevaplarıda öyleydi ama yaklaşımları sıcaktı .Bebeği kucağında hafifçe kıpırdadı, minik dudakları emme refleksiyle aralandı. Gazel, hemen onu göğsüne yasladı, üstünü örterek beslemeye başladı. Leyla da onun önünde ki peynirleri çatalla ezip yenmesi daha kolay hale getiriyordu .
Salonun diğer ucundan kahkahalar yükseldi. Bir grup kız, birbirlerine fısıldaşıp gülüyordu. Gazel, onlara baktığında, bazılarının kendisine baktığını fark etti. "Demek buraya bebekle geldi, artık hep böyle mi olacak?" diye bir fısıltı duyuldu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAZEL
Non-FictionGazeldi o Gazel... bir bayram günü şeytan çalmıştı kapısını . bir bayram günü şeytan aldı ruhunu bir bayram günü masumiyettini çaldı şeytan . bir bayram günü verdi tanrı ona bir armağan. Gazeldi o Gazel .... not! ; gerçek yaşanmış bir olaydır , şid...