Hissettiği dudakların etkisinden çıkıp geri çekilmesi olması gerekenden daha uzun sürdü. Kendine kızdı, hatta sinirlendi. Ama en neticede işte bu anı yaşamayı hayal ettiği öylesine zamanlar olmuştu ki yapması gerekeni adı gibi bilmesine rağmen tereddüt etmişti işte. Geri çekilmek, dudakların temasını koparmak ve o an uzaklaşıvermek Barış'tan... Çok zordu. Son irade kırıntısıyla çekti kendini.Barış, ondan daha büyülenmiş, daha kararlı ve efsunlu gibi duruyordu.
"Eylü-"
"Defol git," dedi kız. Arkasını döndü ağlamamak için sakinleşmeyi bekledi. Bir tokat da atabilirdi yüzüne adamın, en doğrusu ve içini rahatlatanı olurdu ama yapamıyordu. "Defol git Barış! Cehennemin dibine git." İçeride uyuyan Masal sebebiyle yükseltmedi sesini ama anlaşıldı her şey.
"Kendimi affettireceğim," kızın yüzünü kavradı, elleri tekrar hemen itilmeden önce de akan gözyaşlarını sildi. "Yemin ederim kendimi sana affettireceğim. Ne kadar sürerse sürsün."
"Ne kadar sürerse mi?" Hayretle sordu kadın, bağırmak istiyordu. Keşke bağırabilseydi. Bağırabilse, suratına haykırabilse... "cehennem soğuyana kadar Barış, tamam mı? Cehennem soğuyunca affedeceğim seni."
Tek kelime dahi etmesine izin vermedi. Duşunu almak için odasındaki banyoya girip kapıyı kitledi arkasından. Suyun sesi kendi düşüncelerini bile bastıracak kadar kuvvetliyken Barış'ın çıkıp gitmesini umuyordu. Çok değil belki doğumdan önce ya da Barış kalbini henüz tamamen parçalamamışken gelip bunları söylese mesela nasıl ayakları yerden kesilir ve mutlu olurdu. Ama o noktadan uzaklaşıp kendine sözler vereli çok olmuştu.
Barış gitmek istemedi, su sesi kesilene kadar Masal'ın başında oturup kızının ufak ellerini birkaç kez öptü. Yarım saat sonra, Eylül'ün duştan çıktığından emin olduktan sonra pusetin yanında gözlerini kapatıp tüm gece uykusuz kalmış olmanın yorgunluğunu atmaya çalıştı. Çok geçmeden de uyuyakaldı.
Eylül üzerini giyinip salona geldiğinde gördü manzarayı. Kızının puseti babasının hemen yanındaydı, adamın gözleri kapalı, nefesleri düzenliydi. Uyandırmak, bağırmak, çağırmak ve kovmak istedi ama yapamadı. Sadece iç çekti, kızını kollarına alıp emzirmek için odasına geçti.
Barış salonda, Eylül yatağında, ikisi de uzun zamandır mahrum oldukları saçma bir keyifle uyudular. İlk uyanan, öğlen 2'de, Barış oldu. Güneş yer değiştirmiş, aralık pencereden tam yüzüne vuruyordu. Rahatsızlıkla kıpırdandı. Gözlerini ovuşturup ayaklandı.
"Eylül?" Diye seslendi, bir ses duyamadı. Birkaç saat önce kavga ettikleri yatak odasının kapısında takılı kaldı gözleri.
Uyandırmak, rahatsız etmek istemedi. Cüzdanını ve çantasını aldı, gelecek cuma tekrar gelmek üzere ayrıldi evden
*
Cikmissin
Haber etmek huyun degil
19.30Merak mi ettin beni
19.40Sacma sacma konusma
19.45Gelecegim diger cuma
Merak etme
20.00
