Oscar'lık Aşk, Dedikoduluk Kaçış

4.4K 48 1
                                        


...

REYHAN'dan

Sabah bungalovun içi sıcaktan neredeyse buğulanmıştı ama Mehmet’in çıplak sırtına bakınca içimdeki bütün sıkıntılar çözülüyordu. Saçları darmadağınık, yanağını yastığa gömmüş uyuyordu. Bir de o horlamasa... Tam sanat eseri gibi adam. Tabi bazen gürültülü bir tablo gibi.

Kıpırdamamaya çalışarak usulca yanından kalktım. Ayağım yere değdiği an hafifçe iç geçirdim. “Köyüm... ah be köyüm. Şu bungalovu gözüme ilk gün saray gibi soktular ama artık tahta çatırdamasından başım şişti. Bir de Mehmet’in sabah sabah saç spreyi gibi kokan deodorantı...”

Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Soğuk su biraz kendime getirdi ama yetmedi. Mutfakta bir bardak su içerken, içimden geçenleri durduramıyordum: “Burada kalmak bana göre değil. Deniz, kum, sıcak... güzel ama köyümün serin sabahları, dut ağacı gölgesi, annemin seslenişi... Onlarsız eksik hissediyom.”

Tam suyu bitirmiştim ki Mehmet yanıma gelmiş,boynumu öpmüştü. Ardından bana sinsi sinsi bakıyordu. Kesin yine bir şey diyecek.

“Bak hâlâ o geceki videoyu düşünüyom...” dedi, göz kırparak.

Şöyle bir baktım suratına, saç baş dağınık. Dudaklarında uykunun izi.
“Her zamanki gibi sabah sabah yine yaramazlık.”
“Hangisi?” dedim, biraz da bilerek uzattım lafı. “Balkon mu, mutfak mı, yoksa ‘kameraya konuş Reyhan’ dediğin sahne mi?”

Ona kalırsa hepsi başyapıt. Gerçekten de hemen sırıttı.
“Hepsi… Ama o mutfak sahnesi... Oscar’lık. Mutfak değil sanki aşk ve prno laboratuvarıydı.”

Beni birden kucağına alırken çığlık attım ve içimden dedim ki “Bu adam hem deli hem aşık. Kendiyle gurur duyuyor resmen. Neyse ki ben de onun çıldırmış haline hastayım.”

Kanepeye oturttu, kucağında gözlerinin içine baktım.
“Sen Oscar’lık diyorsan, ben festival yaparım.” dedim kıkırdayarak. “Ama anamlar falan yanlışlıkla o videoya falan basmasın ha. ‘Çiçek videoları’ klasörü işe yaramaz artık.”

“Ben ‘Kabak Yetiştiriciliği’ diye adlandırdım klasörü. Kimse açmaz.” dedi.

“Kabak yetiştiriciliği mi? Allah’ım bu kocamın zekâsı kadar çılgınlığı da beni deli ediyor. Bu kadar arsızlığı da nasıl bu kadar masumca yapabiliyor?”

Güldüm. Gerçekten, o kahkaha var ya… benim terapi sesim gibi.

“Şehirdeki evde tekrar çeker miyiz?” dedim. “Bakarsın şehirde daha da yaratıcı oluruz, kamera açısını değiştiririz, ışık alırız.” dememle gözlerini devirdi, ama içinde heyecan kıvılcımı gözümden kaçmadı.

“Kızım sen bu kadar arsızken şehirde rahat bırakır mısın beni?” dedi. “Üniversiteye gidecez, hoca ‘derse odaklanın’ dediğinde bile aklıma sen gelecen... mutfakta şaraplı, jartiyerli hallerinle.”

O cümleyi duyunca bir kahkaha attım. “Bu adam gerçekten beni delirtecek. Ama ne yapam, seviyom.”

Dudaklarımı usulca boynuna koydum.
“Seninle olduğum sürece her yer benim köyüm... şehrim... yatak odam.”

Mehmet de gülerek “Ve seninle olduğum sürece hayat belgesel değil, tam bir erotik komedi.” dedi.

“İşte benim adamım bu! Ne romantik, ne sapık, ne gerçek… tam benim dengim.”

Birlikte kahkaha attık. Ardından konuya girdim. Mehmet saçlarımı okşarken "Mehmet yaaa?"

Gülerek dediğim şeye karşılık "Efendim gülüm" dedi. Ben de derdimi anlatmaya başladım. "Yaa Mehmet artık çok sıkıldım buradan, köyümü özledim. Yanlış anlama senin yanında çok mutluyum ama bu tahta ev sıktı beni. Köye gidek. Hem seninle köyde çok güzel anılarımız var, anlarsın yaa" dedim, göğsüne dokunup cilve yaparak.

KÖYLÜ GENÇLER (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin