20. BÖLÜM

812 40 10
                                        

Arin arabadan çıkıp konak kapısına yürümeye başladı. Gülfidan camdan geldiğini görünce hemen aşağı indi. Gördüğü ilk çalışanın yanına gitti.

Gülfidan- Ayşe Ağa ile Hanımağa'ya haber veresin. Yeni gelin geliyor.

Ayşe- Tamam. Haber veririm şimdi.

Gülfidan kafasını sallayıp konak kapısına doğru koştu. Kulpu tutup aşağı indirdi ve kapıyı sonuna kadar açtı.

Gülfidan- Hoş geldiniz hanımım.

Arin içeriye adımını atmıştı ki duyduğu hitap şekli ile dona kaldı. Doğruydu. Ne olursa olsun bu konakta gelin olarak yaşıyordu. O da bu konağın gelinlerinden biriydi sonuçta.

Hâlâ içeri girmediğini fark etti ve kendini toparlayıp girdi. Şaşkınlığını üzerinden atıp 'hoş buldum' dedi.

Gülfidan- Ağam, Hanımağam ve eşiniz salondadır hanımım. Siz geçin ben hazırladığım çorbayı getireyim.

Arin- Zahmet etme abla. Aç değilim ben.

Gülfidan- Hanımağa'nın emridir hanımım.

Arin el mecbur kafasını sallayıp salona yürümeye başladı. Gülfidan da mutfağa gitti. Salona girince bütün kadınlar -hanımağa ve Efsun hariç- Arin'in yanına gelip sarıldılar. Tüm kadınlar yine kapalıydı. Sarılırken baş örtüleri arkaya düşse de umursamadılar.

Tepki vermese de o olaydan sonra ona dokunmakları garip hissettirmişti. Midesinin ağzına geldiğini hisseden Arin bir kaç adım uzaklaştı.

Yeşim Hanımağa- Kızlar bir salı verin de nefes alsın yavrucak. Zaten daha kendine gelememiş.

Esma- Kusura kalmayasın Arin. Aklımızdan çıkı verdi birden.

Arin- Sorun değil abla. Geçti.

Yeşim Hanımağa- Gel hele Arin. Bir bakayım sana.

Arin erkeklerin tarafına bakmadan Hanımağa'nın yanına oturdu. Oysa baksa tüm erkeklerin -Kazım Ağa ve Adar hariç- başları önde, Bengi'nin suratı tanınmayacak halde, Adar ve Kazım Ağa'nın ise mahçup bir şekilde Arin'e baktığını görürdü.

Kadınlar arasında açılan sohbet devam ederken Gülfidan hazırladığı tepsiyi Arin'in önüne koyup tekrar çıktı salondan. Yeşim Hanımağa aklına gelen ile Arin'e döndü. Her ne kadar onun suçu olmasa da özür diledi.

Yeşim Hanımağa- Affet bizi Arin.

Hanımağa'nın ağlamaklı çıkan sesini duyunca kafasını kucağından kaldırıp yüzüne baktı. Gözleri dolu doluydu.

Arin- Anne neden ağlarsın sen?

Yeşim Hanımağa- Ben hayırlı, güzel evlat yetiştirememişim. Verdiğim tüm emekler, çabalar, içimde yeşerttiğim umutlar boşa çıktı güzel gelinim. Ben önce annem babam için yaşadım sonra Ağam sonrada çocuklarım için. Ama gel gör ki çocuklarıma iyi örnek olamamışım. Olamamışım ki bu konağa berdel ve kuma olarak gelen masum bir bedeni kirletecek kadar namussuz evlatlarım var. Affet beni Arin.

Hanımağa'nın gözlerinden akan yaşlar ile her çocuğunun göğüs kafesine bir yumru oturdu. Kazım Ağa ağzını açıp karşı çıkmak istese de o da aynı şekilde düşünüyordu. Onunda göz pınarları dolarken harelerini karşısında ki ikiliden ayırmıyordu.

Böyle Olsun İstemedim Ki!? (Bxİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin