"Egonun da maşallahı var."
"Senin sevgi dilin de bu galiba Beomgyu."
"Ne?" Şaşırdığında o kadar tatlı oluyordu ki yanaklarını ısırmak istiyordum.
"Sevgi dilin ne? Yani birine sevgini nasıl belli edersin?"
"Neden birden sordun ki bunu?" Omuz silktim.
"Merak ettim." Düşünür gibi yapıp tekrardan yüzünü bana çevirdi.
"Sanırım öpücük. Bilmiyorum temas bağımlısıyımdır biraz da. O da olabilir." Gülümsedim. Bu iyi bir şeydi. Sevdiğinle temas etmek mükemmel bir şeydi sonuçta.
"Peki senin sevgi dilin ne?"diye sorduğunda bir süre düşündü Yeonjun. Ardından sırıtarak Beomgyu'nun kolundan tuttu ve onu kendine doğru çekti. Beomgyu'nun gözleri irilikle açılmıştı. Bu halini tatlı bularak bir elini beline sardı.
"Sanırım flörtöz biri oluyorum. Sevgi dilim çapkınlık." Beomgyu göz devirip omzuma fiske vurduğunda kıkırdadım.
"Çapkınlık bir sevgi dili değil, özellik Yeonjun. Bilmiyorsan söyleyeyim."
"Herkesle flört etmiyorum sadece sevdiklerimle." Beomgyu önce bulunduğumuz konuma daha sonra da bana baktığında üstümden hızla kalktı. Oysaki ben halimden gayet memnundum.
"Saat çok geç olmuş. Bugün işin yok mu senin? Hala yataktasın."
"Evdeyim bugün, işim yok. Ya senin?"
"Benim de yok."
"Güzel."
"Güzel."
Önce pastaneye uğrayıp birkaç kahvaltılık börek almış ve eve geri dönmüştüm. Beomgyu, mutfakta kahvaltıyı hazırlarken aynı zamanda da bir şarkı mırıldanıyordu. Sesi oldukça güzeldi. Ona daha da yaklaştığımda mırıldandığı şarkıyı fark ettiğimde kendimi tutamayarak kahkaha atmaya başladım. Kahkahamla irkilerek arkasını dönüp bana bakmaya başladığında utandığı her halinden belliydi.
Bal böceği şarkısını mırıldanıyordu çünkü.
"Sen ne zaman geldin? Ne o öyle hırsız gibi sessiz sessiz gelmişsin."
Poşetleri masaya bıraktığımda sandalyelerden birini çekerek oturdum. Zaten her şey hazır görünüyordu. Beomgyu da eksik olan çayla birlikte gelip tam karşıma oturduğunda kıkırdadım.
"Bugün oldukça mutlu görünüyorsun alt komşum."diyerek çayımı doldurduğunda ona bakmayı sürdürerek gülümsedim.
"Sayende diyeyim üst komşum."
"Hadi kahvaltını yap Yeonjun."
Birlikte kahvaltı yapmış daha sonra da bulaşıkları yine birlikte yıkamıştık. İkimiz de bütün gün boş olduğumuzdan bir şeyler yapmaya karar vererek hazırlanıp dışarı çıkmıştık.
"Ee nereye gitmek istersin Beomgyu? Söyle bakalım." Düşünür gibi yapıp heyecanla bana döndü.
"Sahile gidelim mi?" Onun bu tatlı haline gülümseyerek arabayı çalıştırdım.
"Olur gidelim." Bir süre sessiz kaldıklarında Beomgyu konuştu. Çenesi durmazdı, biliyordu ama bu artık onu rahatsız eden bir detay değil hoşuna giden bir özellikti.
"Araban da güzelmiş."
"Teşekkür ederim, abimin doğum günü hediyesi." Ona bakmasam da şaşırdığını hissettim.
"Oha! Milletin abisi doğum gününde araba hediye ediyor. Benimki bana günahını vermez." Kıkırdadım.
"Abiler bazen garip olabiliyorlar."
YOU ARE READING
step by step / yeongyu
Fanfictionüst komşu: eminim sen suya batsan dudakların suyun üstünde kalıp konuşmaya devam ederlerdi, gerçekten ne var senin ağzında böyle? alt komşu: motor. üst komşu: bu kadar gürültülü olmana şaşmamalı. [texting] #yeongyu #beomjun
What's your love Language?
Start from the beginning
