Güneş
Elimdeki kalemle deftere bir şeyler karalarken Demir sessizce yanıma geldi. Başımın üstüne yumuşak bir öpücük kondurup salondaki koltuğa geçti.
"O defteri bırakıp da sevgilinle ilgilensen? O defterden daha fazla ilgi istiyor çünkü," dedi gülümseyerek.
Ben de gülümseyip başımı ona çevirdim. "Biraz beklesin sevgilim, az sonra geliyorum," dedim.
Demir'in evindeydim. Buraya gelmek kolay olmamıştı. Babamdan izin koparana kadar resmen canım çıktı.
Her zamanki gibi diretti, izin vermedi. Neyse ki sonunda annem devreye girdi. Ne söylediyse artık, babam birden yumuşadı.
Ben de o fırsatı kaçırmadan hemen evden çıkıp Demir'in yanına geldim.
Demir homurdanarak, "O deftere ne yazıyorsun bilmiyorum, neden yazıyorsun onu da anlamıyorum," dedi.
Elimdeki kalemi bırakıp defteri kapattım ve onun yanına oturdum. O da hiç gecikmeden başını dizlerime koydu. Saçlarıyla oynamaya başladım, her zamanki gibi.
"O defterlere yazdığım şeyleri... babam 26 deftere yazmış," dedim usulca. "Ama onun yazdıkları benimkinden daha can yakıcı. Ben de yazmak istedim ama babam istemedi. Hatta onun defterlerini okumamı bile istemedi. Çünkü güçsüzlüğünü okumamı istememiş olabilir. Bilmiyorum... oraları biraz karışık."
Demir, saçlarını karıştırdığım için mayışmıştı. Ne zaman saçlarına dokunsam önce gevşiyor, sonra da hemen uykuya dalıyordu.
Yüzüne hafifçe tokat attım. "Sakın uyuma, Alin'lerle buluşmaya gideceğiz. Sonra da senden ayrılıyorum çünkü babam şirkette işleri öğrenmem için bir projeyi bana verdi. O yüzden şirkete gitmem gerek."
Demir gözlerini kısıp iç geçirdi. "Baban sana çok yükleniyor, daha küçüksün."
Kaşlarımı çattım. "Yirmi yaşına basmak üzereyim, Demir. Ne küçüğü?"
Demir kaşlarını kaldırıp sırıtı. "Evet... evlenmeye bir adım daha yaklaştık."
Bir şey demedim bu söylediğine. O ise konuşmaya devam etti:
"Ayrıca ben niye o piç kurusunu görmek zorundayım?" dedi, kastettiği Alin'in sevgilisi Sıraç'tı. "Ve biz niye onların her zaman yanındayız? Eminim ki o Sıraç lavuğu da bundan şikayetçidir. Ara, buluşamayacağımızı söyle. Seninle baş başa vakit geçirmek istiyorum."
Kaşlarımı çattım. "Sıraç senin en yakın arkadaşın değil mi? Niye böyle diyorsun? Ayrıca benle Alin şikayetçi değiliz, o yüzden sus," dedim net bir ses tonuyla.
Demir başını kaldırdı, dudağıma küçük bir öpücük bıraktı. "Sıraç sadece arkadaşım değil, güzelim, kardeşim... ama her gün görüşmek zorunda değiliz," dedi.
Başımı iki yana sallayarak onun söylediklerini reddettim.
Biraz sonra Demir'in evinden çıkmıştık. Arabasına binip buluşacağımız kafeye doğru yola koyulduk. Kafeye vardığımızda arabadan indik; Demir hemen yanıma gelip elimi tuttu.
Kafenin etrafında Alin'in ve Sıraç'ın korumaları vardı. Dikkatle etrafa bakıyor, çevreyi kontrol ediyorlardı. Bazıları kendi aralarında sohbet ediyordu. Bizimle birlikte Demir'in korumaları da onların arasına karıştı.
Babam arkamdan resmen bir koruma ordusu takmak istiyordu ama neyse ki birkaç korumayla onu ikna etmeyi başarmıştım.
Demir, kafeye girerken tuttuğu elimi dudaklarına götürüp öptü. Alin ve Sıraç'ın yanına geldiğimizde Alin'le sarıldık. Demir ve Sıraç ise tokalaştılar.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya'nın ki
General FictionKızı zorla kendine tutsak eden bir mafya. Ondan kurtulmak için herşeyi yapan kız.