Herkese merhaba, keyifli okumalar diliyorum.
Maalesef herkes wattpade giremediği için yeni bir karar aldım, Yakın zamanda web sitesi üstünden hikayeleri yayınlayacağım.
İnstagramdan güncel bilgilendirme yapacağım. Tekipte kalın canlar🧡
5.BÖLÜM
Metehan, kalbinin üstündeki eli tutup usulca öptükten sonra kadının kulağına yaklaşmış, "Kalbini sana sağ salim getirir, bana ait olduğuna inandığım kalbini de alırım," deyip önce şakağına, sonra saçlarına, ardından da alnına üç küçük öpücük daha bırakmış ve gitmişti.
Tabii merdivenlerden inip gözden kaybolmadan önce, Nazenin'i bir güzel süzmeyi ve "Eve gir. Kimsenin seni bu güzellikle görmesini istemiyorum," diyerek göz kırpmayı da ihmal etmemişti. Son sözleriyle kıpkırmızı kesilen Nazenin geceliğine bakıp hızla evine girdi. Yarım yamalak gülüyor olsa da içinde kocaman bir boşluk hissi vardı. Endişe, yüreğinin içine sızmış resmen kemiriyordu. Birkaç dakika sonra arayan Albay'ın anlattıkları da içindeki endişeye hiç yardımcı olmamıştı."Birkaç sınır köyünde kaçakçı çeteleri ve vatandaşlar silahlı çatışmaya girmiş. Hayatını kaybedenler ve ağır yaralılar var," demişti Albay.
Aldıkları bu haberle Cihan ve Seyfettin de şehirden ayrılmamış, hepsi geceyi uyanık geçirmişti. Nazenin daha gün ağarırken hazırlanmış ve evinden çıkmıştı ki merdivenleri hızla çıkan bir teğmen kendisine selam verdi.
"Günaydın, Sayın Vali'm."
"Günaydın. Bir şey mi oldu? Nedir bu telaşınız?"
Teğmen bir soluk alıp, "Metehan komutanım göreve gitmeden önce bunu size vermemi emretti," derken elinde sıkıca tuttuğu anahtarı uzatmıştı. Anahtara şaşkın şaşkın bakan Nazenin, ne yapacağını bilemeyerek öylece kalırken, Teğmen elini cebine atıp bir kâğıt çıkardı.
"Bunu da vermemi istedi."
Teğmenin karşısında kızarmamak için anahtarı ve not kâğıdını hızlıca alıp çantasına attı. Evinin anahtarını kendisine emanet etmesinin altındaki anlamı düşündükçe kalbinin atışı hızlanıyordu sanki. Ancak şu an bu heyecanı ve duygusallığı yaşayacağı bir an değildi, farkındaydı.
"Teşekkür ederim. Zahmet oldu."
"Görevimi yaptım." Başıyla bir kez daha selam veren genç adama belli belirsiz tebessüm edip merdivenlere yöneldi. O önde, teğmen arkada dışarı çıktılar.
"Tekrar teşekkür ederim, Teğmen. İyi günler," diyerek aracına geçtiğinde, gözlerden uzak olmanın rahatlığıyla derin bir soluk aldı. Emre ve Levent'in araca binmesiyle hareket edip valilik binasına doğru yola çıktılar. Nazenin'in eli arada bir çantasına gidiyor, notu bir an önce okumak istiyordu. Ancak bunu yalnız kalınca yapması gerektiğini düşünerek kendine engel olmaya çalışıyordu.
Patlamadan sonrakine nazaran epey toparlanmış binadan içeri girip hızlı adımlarla odasına çıkarken yanından geçen personelle selamlaştı. Rezzan Hanım'a hiç bakmadan, "Günaydın," diyerek odasına girdi. Daha fazla bekleyemeden çantasındaki notu eline aldı.
Usul usul titreyen ellerine, kalbinin güçlü atışları eşlik ediyordu. Derin bir soluk daha alıp kâğıdı açtığında Metehan'ın el yazısını gördü. İnci misali sıralanmış kelimeleri sindire sindire okumaya başladı.
"Bundan sonra kalbin bana, evim sana emanet."
Bu kısacık yazıyı defalarca okurken, gözleri kelimelerin üstünde ağır ağır dolaştı ve her geçen saniye de yaşlarla doldu. Birileri gözyaşlarını görür endişesiyle yüzünü hızla silerken gülümsedi. Parmak uçlarını kâğıdın üstünde gezdirip, "Gerçekten içinde romantik bir adam var, Binbaşı'm," diye fısıldadı. Kendine birkaç dakika daha müsaade edip dağılan duygularını topladı. Yüzünü kuruladı ve dün geceden beri yaşananlarla ilgili bilgi almak için harekete geçti. Artık çalışma vaktiydi. Yapacak çok iş vardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMDEM
RomanceHemdem; canciğer olmak, çok yakın dost, yoldaş olmak anlamına gelmektedir. Birlikte, manasındaki 'Hem' kelimesiyle, nefes, can, zaman manasındaki 'Dem' kelimesinden oluşmuştur. Hemdem olunan kişi ile aynı zamanda yaşamak, aynı nefesi almak, bir can...