Aptallıktı yaptığı ama Barış'ın anı yaşayalım teklifine hiç itiraz etmedi. O gece adam kendisinde kaldı, Eylül'ün yatağında saatlerce seviştiler. Durdular, soluklandılar. Sonra Barış yine kızın dudakları hariç her yerini öpüp koklayarak iltifatlar etti. Öylesine tehlikeliydi ki bu adam! O tatlı diliyle, maharetli elleriyle önce derince bir çukur kazmış sonra Eylül'ün o çukura atlamasını sağlamıştı."Güzel bir uyku istiyorum," dedi sabaha karşı. Güneş daha doğmamıştı ama karanlığın kırıldığını camdan görebiliyordu. "Çok sıcaksın Eylül. Cayır cayır yanıyorsun." Dedi ellerini kızın sırtında gezdirirken.
"Çok güzeldi," dedi kız. "Hiç böyle hissetmedim." Nefesinin kesildiği anlar kısa kısa geçti gözünün önünden ama yorulmuştu. Barış'ın da hali yoktu. Kolu bile kalkmazdı artık.
"Sevindim hoşuna gitmesine." Göğsüne sığınan Eylül'ün kalbini hızla çarptırmasından rahatsız olup toparlanmaya çalıştı. Yataktan kalktı, kıyafetlerine uzandı.
"Gidecek misin?" Diye sordu kız.
"Yarın erken antrenman var." Iysa kızın evi tesise daha yakındı. "Görüşürüz yine, ararım ben seni."
Eylül, dilinin ucuna gelenleri yutup sakinleşmeye çalıştı. Tamam, böyle mi istiyordu adam, duygusuz mu olmak istiyordu,, kendi bilirdi.
"Bir sey sormam lazım." Dedi sadece adama. "Bir şeyleri netleştirmek adına yani. Bu açık bir ilişki olmayacak dimi?" Korkarak sordu. "Başkası olmayacak yani dim-"
"Bu bir ilişki değil." Dedi Barış sakince. "Sadece anı yaşıyoruz. Sadakat sözü falan vermiyorum yani."
"Anladım," dedi kız. O da üstüne tişörtünü ve iç çamaşırını giydi. Uykusu kaçmıştı, Barış'ın gidişini görmek istemiyordu."Ben de başkalarıyla görüşebilirim o zaman?"
Barış'ın başı bir anda hızla döndü ona. Kaşları çatıldı. "Yani bir ilişkide değiliz ya."
"Sen bilirsin." Dedi Barış kıza. Onun kendisini sinirlendirmek için böyle yaptığını düşündü, gerçekten başka biriyle görüşeceğine inanmadı.
"Tamam o zaman."
Eylül hiçbir şey demeden duş almak için banyoya yöneldi. Barış da giyinip çıktı evden.
Eylül, adamın kafasını çok fazla karıştırıyordu. Bu kadar bağımlısı olacağını, sesini, kokusunu arayacağını düşünmemişti hiç. Simay ile olmak kolaydı. Rüya çiftlerdi, herkesin onayladığı, parmakla gösterdiği, imrendiği bir çift. Kendi imajı açısından olması gerektiği gibu. Hem kızı da seviyordu. Tamam, kavga ediyorlardı ama aylardır aklı Simay'daydı. Bir anda silip atmak, onu üzmek ve karşısına almak istemiyordu. Bu yüzden Eylül ile ilişkileri sadece böyle olabilirdi.
Sonraki 3 gün yazmadı kıza, mesaj atmadı. 3.günün akşamında fake hesabından kızın story attığını görüp açtı. Şık bir mekanda, kalabalık bir arkadaş grubuyla yemekteydi. Gayet normal bir fotoğraftı. Lavuğun tekinin eli Eylül'ün sandalyesinin arkasında kızın omzundaydı. Bir saat dayanabildi aradı kızı.
"Efendim?" Diye açtı Eylül.
"Neredesin? Evde misin?"
"Değilim, arkadasımdayım." Dedi Eylül. Üniversite arkadaslarıyla buluşmuşlar sonra da alkollü olduğu için araç kullanmak istemediğinden buluştukları mekana 10 dakika yürüme mesafesinde olan Eren'in evine gelmişti Dilek ile birlikte. Dilek ile Eren içeride flörtleşirken o da gecenin son kadehini içiyordu.
"Öyle mi?" Diye sordu Barış meydan okurcasına. Sakin olmalıydı, Eylül onu delirtmek için yapıyordu. "Îyi tamam, sana geleyim diyecektim."
"Başka zamana sözüm olsun. Regliyim zaten."
"Sanmam, yoğunum bu sıralar." Diye işi yokuşa sürdü adam.
"Barış," Eylül bıkkınlıkla nefes verdi. "Ne istiyorsun, ne yapayım?"
"Bir şey istemiyorum. Allah allah, bu gece görüşmezsek 3 hafta yokum. Onu diyorum. İstersen çıkar gelirsin, istersen kalırsın orada yani. Sen bilirsin."
Derin nefesler aldı kız. Aslında yapması gerekeni biliyordu da 3 hafta Barış'ı görmeden geçirebilmesi için bu gece ona ihtiyaç duyuyordu.
"Yarım saate gelirim."
*
29.dakikada kapıya vardı Eylül. Barış, elleri cebinde kapıya yaslanmış kendisini bekliyordu çoktan. "Şükür kavuşturana." Diye alay etti kızla. Eylül ise buna takılmayacak kadar düşünceliydi. Regliyim demek ne demekti? Seks yapmayacaklardı yani. Ee, o zaman ne diye ısrarcı olmuştu ki adam onunla buluşmak için? Başka bir şey mi düşünüp arzuluyordu acaba?
"Aç mısın?" Diye sordu Eylül, girişte tökezlerken.
"Sen darhoş musun?"
"Değilim. İçtim biraz."
Barış elini kızın alnına yasladı. Elinin tersi kızın ufak yüzünu kapatırken Eylül gözlerini kapatıp nefesini kontrol etmeye çalıştı. Bir öyle bir böyle, ne istiyordu bu adam?
"Ateşin var? Sen niye içiyorsun ki? Yasak değil mi?"
"Bir şey olmaz, iki kadeh içtim zaten."
Ayağındaki topuklular tekrar tökezletince onu Barış bir anda, trklifsizce kızı kucağına aldı. "Napıyorsun?" Diye sordu kız şaşkınlıkla.
"Yıkayacağız seni, sonra da pijamalarını giyip sütünü içip uyuyacaksın." Gülüyordu adam, kucağında hareketlenen, gülümseyen ve kedi gibi sırnaşan kız onu mutlu ediyordu.
"Bakıcılık mı yapacaksın bana?"
"Mecbur yapacağız, hale bak. Böyle pis pis mi yatacaksın?" Alayla kızın boynuna yaklaştırdı burnunu sonra buruşturup geri çekildi. "Of, çok kötü kokuyor valla."
"Yalancı seni!" Ufak bir tokat attı adamın yanağına. Sonra elini çekmeyip o avucu adamın yanağında kaldı. Barış gözlerini yumup tadını çıkardı bu dokunuşun. Sonra kızın avucuna öpücük bıraktı.
"Mis gibi kokuyorsun. Yine de yıkayacağım seni ateşin var."
Kucağında Eylül ile girdi banyoya. Kız soyundu, kendi soyundu ama ikisi de bu geceden sadece şefkatli birkaç dokunuş bekliyordu. Barış suyu ayarlamaya çalışırken kendine göre epeyce sıcak noktada durdurdu. Eylül çok üşüyordu gözlemlediği kadarıyla. Elini şampuana attı, kızın saçlarına döktü. Eylül'ün başı zar zor göğsüne gelirken kızın bakışlarını hissediyor ama onun yüzünü bu kadar yakınlıkta bu kadar güzel görmeye dayanamayacağından bakamıyordu.
"Barış," diye mırıldandı kız. "Dudaklarım çirkin mi?"
"Ne?" Şimdi yüz yüzeydiler. "Yok, güzel... yani dudak işte."
"Ağzım kokuyor mu peki?" Şaşkınlıkla kıza bakıyordu hala.
"Saçmalama! Ne alaka şimdi?"
"O zaman beni niye öpmüyorsun?" Alkolün verdiği cesaret buydu işte. Yoksa bin sene geçse soramazdı bunu. Cevap vermedi adam. Kızın saçlarındaki elleri durdu. Eylül cevap alamamanın öfkesiyle arkasını dönüp bakışlarını beyaz fayansa dikti.
"Eyl-"
"Konuşma olur mu, dinlemek istemiyorum." Kendi yıkanmaya devam etti.
Kız sarhoştu, hatırlamayacaktı, lafını bile etmezdi belki. Hem kendi de istiyordu. Bir seferlik, evet başka olmayacaktı.
Omuzlarından tutup kendine çevirdi. Su hala tepelerinden akarken o yumuşak, küçük, biçimli dudaklara bastırdı kendinkileri. Çok güzeldi. Çok güzeldi. Eylül ile öpüşmek bu dünyaya ait olamazdı.
*
Sınır 300 olsun, sevgilerimle.
