Özel Bölüm 3

3.7K 167 14
                                        

Gece

Bakışlarımı dikkatle etrafa gezdirdim. Bir elim karnımda, sırtımı duvara yaslamış halde sessizce ilerlemeye çalışıyordum. Nefesimi tutarak adım atıyordum ama korumalardan kaçmak neredeyse imkânsızdı. Her köşede bir tanesi beliriyordu sanki. Ayaz, güvenliğimi fazlasıyla önemsediği için evi adeta bir karargâha çevirmişti.

Aslında onu suçlayamazdım. Hem benim hem de karnımdaki miniğin güvenliği için elinden geleni yapıyordu. Hatta bu yüzden şehirdeki hayatımızı bırakıp ormanın derinliklerine taşınmıştık. Ona göre şehir tehlikelerle doluydu ve ben artık sadece kendim için yaşamıyordum.

Eve alışmak düşündüğümden kolay olmuştu. Doğanın sesi, huzur vericiydi. Ama güvenlik önlemleri… İşte onlara hâlâ alışamamıştım. Özellikle her yere bir korumayla gitmek zorunda olmak, özgürlüğümü elimden alıyordu. Bu durumdan hiç hoşnut değildim.

Maalesef, geçmişte yediğim dayaklar yüzünden rahmim oldukça güçsüzdü. Bu da çocuğumuzun düşmesine neden olabilecek ciddi bir riskti. Ayaz bu durumdan dolayı fazlasıyla korkuyordu. Onu suçlayamazdım, çünkü ben de en az onun kadar endişeliydim.

Şu an ise evden kaçıyordum. Ayaz iki saat önce işe gitmişti ve ben, bu koskocaman evin içinde boğuluyordum. Her şey fazla sessiz, fazla korunaklıydı. Ne zaman biraz nefes almak istesem, dışarı çıkmaya kalksam, hemen bir koruma arkamda beliriyordu. O hâliyle bile özgürce dolaşamıyordum. İşte bu yüzden, onlardan kaçıyordum.

Bebeğimiz henüz sadece iki aylıktı. Fazla büyümemişti ama inanılmaz hareketliydi. İçimde kıpır kıpır yaşayan minicik bir can. Ayaz her seferinde elini karnıma koyup, “Senin gibi olsun, başka bir şey istemiyorum,” diyordu.

Tam yaslandığım duvardan ayrılıp ormanın içine doğru adım atacakken, bir el belimden tutup beni aniden geri çekti ve sıkıca bir göğse bastırdı. Başta irkildim, kalbim hızla çarpmaya başladı. Ama o tanıdık kokuyu alınca hemen anladım… Ayaz’dı.

Başını omzuma koydu ve sesi kısık ama sertti: “Sen niye yatağında değilsin de buradasın? Yine kaçmaya mı çalışıyordun yoksa?”

İşte bir de bu vardı… O evdeyken yatağımdan kalkmama asla izin yoktu. Sürekli yatakta olmam gerektiğini düşünüyordu. Sanki ayağa kalkmamla her şey altüst olacakmış gibi…

“Ama Ayaz…” dedim, kelimeyi uzatarak, itiraz etmeye çalıştım.

O ise hiç lafımı dinlemeden, tek bir hamleyle beni kucağına aldı. Kollarımı istemsizce boynuna doladım. Ayaz, kararlı adımlarla en üst kattaki odamıza çıkmaya başladı.

“Hiç ‘Ama Ayaz’ deme yavrum,” dedi sesi biraz yorgun ama yine de sertti. “Doktor tehlikeli diyor, düşük yapabilirsin. Sen ise her Allah’ın günü ayaktasın! Otur sen… Ben senin için her şeyi yapıyorum zaten.”

İç çekip gözlerimi devirdim. Bu konuşmaları kaç kez yapmıştık artık sayamıyordum.

Odamıza vardığımızda beni nazikçe yatağa bıraktı. Ardından üstündeki ceketi çıkarıp koltuğa fırlattı. Gömleğini de çıkardığında, gözüm istemsizce kaslı vücuduna takıldı. Gözlerimi kaçırmak istedim ama başaramadım. Ayaz hiçbir şey fark etmemiş gibi davranarak giyinme odasına girdi.

Üstünü değiştirip yanıma geldi. Yatağa uzanıp beni usulca göğsüne çekti. Bir elini karnımın üzerine koyarak bebeğimizi hissetmeye çalıştı, diğer eliyle saçlarımı okşuyordu. Ne zaman yanımda olsa, bir eli hep karnımın üzerindeydi; sanki onun orada olduğunu hatırlamak ister gibi.

“Sen niye işten döndün? Daha erken değil mi?” diye sordum, başımı kaldırmadan.

Ayaz yanağımdan öpüp, “Karımı özledim, geldim,” dedi. Sesinde hem yorgunluk hem de huzur vardı.

Mafya'nın kiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin