Güneş
Yine tekme savurdum, yine eliyle engelledi. Bu defa sinirle sert bir yumruk atmak istedim ama onu da kolayca durdurdu. "Baba, çıldırtma beni! Bir saldırıya geç artık!" diye bağırdım. Sabahtan beri dövüşüyorduk ama onun tek saldırısı, yüzüme zorla attığı bir yumruktan ibaretti. Dik bir duruş sergileyip derin bir nefes aldı.
"Sen de beni delirtiyorsun, ama ben bir şey diyor muyum?" dedi sakince.
Kaşlarımı çatarak yaklaştım. "Baba, sabahtan beri hep savunmadasın. Sadece bir yumruk attın o da yüzüme. Böyle nasıl gelişebilirim?"
Bakışları, attığı o yumrukla patlayan dudağıma kaydı, ardından gözlerime döndü. Gözlerinde hüzünle karışık bir kararlılık vardı.
"O yumruğu attığım için bile içim yanıyor. Lütfen zorlama beni. Sen saldır, ben savunurum. Hadi."
Gözlerimi devirdim. "Baba, lütfen git ve kuzenlerimi çağır. En azından onlar bana senden daha çok saldırıyorlar."
Yüzü bir anda ciddileşti. "Geçen gün onlarla dövüştüğünde elin kırıktı, ağzın yüzün dağılmıştı. Bir daha olsa, asla bırakmam seni onların eline."
Elimi bıkkınlıkla yüzüme kapattım.
“Bari Alin gelsin,” dedim dudak bükerek.
Babam başını iki yana salladı. “Kızım, o daha beter. Onunla dövüştüğünde... bırak ağzını yüzünü, üzerinden tır geçmiş gibiydin.”
Gülümsedim. “Baba, Alin’le dövüşürken sınır tanımıyoruz. Onun da benden farkı yok, birbirimize kıyamıyoruz ama sahada bizden daha vahşisi yok,” dedim sırıtarak.
Tam o sırada bodrumun kapısı açıldı. İçeri, iki kuzenimle birlikte Alin girdi. Onları görür görmez gülümseyip koşarak yanlarına atıldım ve hepsine sımsıkı sarıldım.
Babam, bu manzara karşısında yüzünü buruşturdu. “Sizin başka işiniz yok mu? Niye sürekli yan yanasınız?”
O sırada Turan abiyle Lina halamın kızı Lara konuştu:
“Dayı, bana bir şey söyleme. Ben ders çalışıyordum, Güneş arayıp film gecesi yapacağız dedi.”Arkasından Aras amcayla Aslı yengemin oğlu Alkın söze karıştı:
“Bana da ‘gel, eğlenmeye gidiyoruz’ dedi.”Son olarak Alin omuz silkti:
“Bana da ‘gel, dövüşeceğiz’ dedi.”Gülümsedim. Evet, bir tek Alin’e gerçeği söylemiştim.
Babam elindeki sargı bezleriyle yanımıza geldi. Hepimizi tek tek süzdü ama bakışları en uzun Alin’in üzerinde durdu.
“Aranızda bir tek sen olgunsun kızım,” dedi derin bir nefes alarak. “Lütfen birbirinizi parçalamayın.”
Elindeki bezleri Alin’e uzattı. Alin hafifçe gülümsedi ve başını onaylar şekilde salladı.
Babam gülerek geriye döndü. “Ben de gideyim artık, karım en son bana trip atıyordu... gönlünü alayım da evde savaş çıkmasın.”
Alin hemen atıldı: “Ayaz amca, biraz sırnaş yeter. Annem ne zaman trip atsa babam hemen sırnaşmaya başlıyor. Nasıl yapıyor bilmiyorum ama annem bir anda yumuşuyor. Ben olsam affetmem.”
Babam kahkaha attı. “Kızım, benimki sırnaşmama bile izin vermiyor. Resmen süründürüyor beni. Ama ne yapalım, bir yolunu buluyoruz işte.”
Son sözünü de söyledikten sonra kapıyı aralayıp çıktı.
Bizse arkasından kahkahalarımıza engel olamıyorduk.
Alin, elindeki sargı bezlerini dikkatle ellerine sardı. Üzerinde siyah bir şort ve siyah bir crop vardı; saçlarını sıkıca bağlamış, hazır bir savaşçı gibi mindere çıkmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya'nın ki
General FictionKızı zorla kendine tutsak eden bir mafya. Ondan kurtulmak için herşeyi yapan kız.