BİR ELBİSE NELERE KADİR (+18🔥)

13.9K 91 8
                                        

...

Ertesi Sabah - Bungalovda Uyanış

Güneş, ince perdeyi nazlı nazlı delip içeri süzülürken Reyhan, Mehmet'in göğsüne sarılı halde gözlerini araladı. Lavanta ve deniz kokusu birbirine karışmış, havada bir huzur vardı. Mehmet hâlâ uyuyordu. Yüzünde huzurlu bir tebessüm vardı.

Reyhan, kocasının saçlarını karıştırarak hafifçe fısıldadı: "Günaydın benim sabah meleğim."

Mehmet gözlerini açmadan elini onun beline doladı, burnunu Reyhan'ın boynuna gömdü. "Günaydın benim güneşim... Seninle uyanmak cennetten bir sahne gibi."

Bir süre sessizce birbirlerine sarılı kaldılar. Sonra Mehmet doğrulup Reyhan'a baktı. "Hazırsan bugünkü görevim sana krallara layık bir kahvaltı hazırlamak. Sen bugün hiçbir şeye dokunmuyorsun, sadece oturup beni izleyeceksin."

Reyhan gözlerini kısarak sırıtıp "Ahaaa ciddi misin? Vay be, parmaklarımı yemem umarım ya da zehirlenmem" diye takıldı.

Mehmet gülerek öptü onu. "Parmakların yicen o kesin de. Ben seni aşkımla zehirliycem..."

Reyhan sırıttı ve "Oooo!! Yardım ister misin?"

Mehmet ciddi bir sesle "Yook. Sadece yat aşağı."

Kahvaltı - Terasta Lezzetli Anlar

Mehmet, bungalovun mutfağında hummalı bir şekilde çalışırken Reyhan terasta, denizi seyrederek kitabını okuyordu. Biraz sonra masaya peynir tabakları, zeytinler, domates-salatalıklar, kavun dilimleri ve nar gibi kızarmış ekmekler geldi. Ortaya kocaman bir menemen ve yanında taze sıkılmış portakal suyu...

Reyhan şaşkınlıkla: "Oo paşam! Aşçı mısın, aşık mısın belli değil," dedi.

Mehmet kendini gösterişli bir şekilde öne atarak: "Ben aşkını karnından seven adamım!" dedi ve ikisi de kahkahaya boğuldu.

Kahvaltı uzun sürdü. Konuşmalar, gülüşmeler, öpücükler birbirini izledi. Arada kuş sesleri eşlik etti onlara.

Öğle - Sahil Zamanı

Öğleye doğru sahile indiler. Gölgeye serdikleri örtünün üstüne uzanıp güneşle kucaklaştılar. Reyhan, Mehmet'in gözlüğünü takıp onunla dalga geçti: "Bu gözlükle çok fiyakalısın ama senin esas olayın... altın tenin."

Mehmet kahkahayla: "Seninki de bembeyaz ama kraliçelere yakışır bir beyazlık," dedi.

Denize girdiler, birlikte suda çocuksu kahkahalar attılar. Mehmet bir ara Reyhan'ı omzuna aldı, su sıçrattılar birbirlerine. Sonra sahile dönüp yan yana uzandılar.

Reyhan, Mehmet'e döndü ve fısıldadı: "Bu günler hiç bitmesin... Hayat böyleyken çok güzel."

Mehmet onun elini tuttu. "Seninle geçen her an hayatın ta kendisi zaten."

Akşam üstüydü...
Bungalovun küçük verandasında denizden esen hafif rüzgârla çamların hışırtısı birbirine karışmıştı. Mehmet elinde bir bardak çay, kanepede oturmuş düşüncelere dalmıştı.

O sırada Reyhan bulaşık yıkıyordu. Bittiğinde ellerini yıkamaya ve kurutmaya başladı.
Üzerinde çiçek desenli, omuzları açık, incecik bir yazlık elbise vardı. Kumaşı rahattı , kadınsı kıvrımlarını da belli ediyordu.

Mehmet'in nefesi bir an durdu.
Gözleri karısına takıldı.
İçinden geçenleri söyleyemedi bir anda.
"Vay anasını... bu kadın benim karım ha?" diye düşündü.
Kalbinde kıpırtılar, gururla karışık bir sevda esti.

Reyhan, Mehmet'in gözlerindeki donukluğu fark etti.
Yavaşça yanına geldi. Yorulmuştu, yorgunluğunu atmak istiyordu.
Kendini kocasının kucağına bıraktı, kollarını onun boynuna doladı.

KÖYLÜ GENÇLER (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin