SABAHIN GÜLÜŞÜ & BALAYI

7.4K 72 4
                                        

...

Köy evinin perdelerinden sızan ışık, tahtadan tavanda nazlı nazlı dans ediyordu. Salon sabahtan kalma sıcak bir ten kokusuyla doluydu. Çarşaf, yerde; yastıklar etrafa saçılmış haldeydi. Reyhan, çıplak vücudunu Mehmet’in bedenine tamamen bırakmış, onun göğsünde uyuyakalmıştı.

Mehmet’in gözleri açıldığında burnuna gelen lavanta ve kadın teni karışımı o tanıdık kokuyla gülümsedi. Eli usulca Reyhan’ın sırtında gezindi.
“Uyan güzel yarim…. Yastıkları da saçmışız etrafa... Ama hâlâ üstümdesin. Galiba kalkmama izin vermeyeceksin,” dedi yavaşça, sesine yaramaz bir ton katarak.

Reyhan, gözlerini aralamadan mırıldandı:
“Senin üstünde yatmak istiyom... Tenin şifa veriyor tenime.”

Mehmet kıkırdadı, sonra onun kulağına eğildi.
“Biliyor musun... Senin çıplak halinle uyanmak, köyde sabah ezanından önce uyanan horozdan daha etkili. Şu an ne ezan kaldı ne horoz. Aklımı alıp gittin.”

Reyhan başını kaldırıp onun yüzüne baktı.
“Daha sabah sabah akıl alıyorsam... Her sabah böyle olucak mı? Karnım da aç... Acaba kahvaltıya geçmesek mi?” dedi kocasının baklavalarını yalayarak.

Mehmet elini onun kalçalarına attı.
“Sen böyle konuşmaya ve hareket etmeye devam edersen kahvaltı yerine tekrar ateşe döneriz.”

Reyhan, çarşafı alıp üzerine sardı.
“Seninle bu evde bir sabahı sakin geçirmek imkânsız... Ama iyi ki öyle.”

Mehmet sırıtıp, karısının dudaklarını öpüp saçlarını okşadı ardından "O zamannn yat aşağı!!! Tekrar yapacaz."

İkisi birden kahkaha attılar. Reyhan gülerek kocasından kaçmaya başladı "Yaaa hayırr be adam. Kahvaltı yapcaz bi dur. Ayrıca ne demişler aç ayı oynamaz."

Mehmet karısını kovalayarak ve gülerek "Kim demiş o lafı ? Ayrıca biz ayı mıyız? Sabah gayette iyi oynaştık. Gel kız kaçma yemicemm!"

Mutfağa gittiler.
Mutfaktan kahkahalar yükseliyordu. Reyhan, demlediği çayı cam bardaklara doldururken Mehmet arkasından usulca yaklaşıp beline sarıldı.

“Senin elinden çay bile başka kokuyor,” dedi burnunu Reyhan’ın boynuna gömerek. “Biliyor musun, bazı anlar var... insanın ömrü uzar gibi hissediyor. İşte o anlardan birindeyim şu an.”

Reyhan başını ona yasladı.
“Bunu söyleyen adam, beş dakika önce beni salonun ortasında kovalıyordu,” dedi gülerek.

“Ne yapayım?” dedi Mehmet, gülümseyerek. “Karım çok tatlı olunca insan ister istemez kovalıyor. Ama bu sabah sadece seni değil... seni alıp bir yerlere götürmeyi de istiyorum.”

Reyhan dönüp ona baktı. “Ne demek o şimdi?”

Mehmet göz kırptı, cebinden zarif bir zarf çıkardı, masaya bıraktı.

Reyhan, kaşlarını kaldırarak aldı ve okudu:
“Antalya – Sedirli Bungalovlar. Deniz kenarı. 7 gün. 2 kişi. Balayına hoş geldiniz.”

Gözleri dolu dolu oldu.
“Mehmet... bu... bu gerçek mi?”

Mehmet onu kendine çekip alnına bir öpücük kondurdu.
“Gerçek karıcığım. Ben seninle baş başa kalmak istiyorum. Sadece biz... sadece aşkımız. Bavulları hazırlayalım. Öğleden sonra arabaya atlıyoruz, akşam yıldızların altında bungalovumuzda olacağız.”

Reyhan heyecanla ellerini çırptı.
“Ayy deli misin sen! Ya çok sevindim! Denize karşı uyumak, seninle baş başa olmak... İnanmıyorum şu an!”

Mehmet onun sevinçle sarılışına karşılık verirken usulca fısıldadı:
“Benim en büyük mutluluğum sensin. O bungalovda sabahları da üstümde uyanırsan... bu defa deniz dalgaları şahit olur. Tabi komşuları uyandırırsak onlar da şahit olur”

KÖYLÜ GENÇLER (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin