Kapının açılmasıyla içeriye giren adamıma döndüm. Beklenti içinde baktığımda yüzünde ki piç sırıtışı hayra alametti demek ki. Bulmuştu.
"Abi, buldum. 24 yaşında , okuyormuş ondan görmemişsin bu zamana kadar. Abisinin düğünü için gelmiş. Temelli dön...
Merhabalar! Bu bölümümüz @semihaayta isimli kullanıcıma ithafen yazılmıştır. Güzel yorumların ve her bölümde gösterdiğin özen için teşekkür ederim .
Bu bölüm biraz daha bazı taşlar yerine oturacak, çok tahminde bulunanlar olmuş, inanın hiç biri değil. Aklınızdaki hiç değil. Bir iki bölümde herkes eteğinde ki taşları dökecek. O sahneyi okuduğunuzda bana çok kızmayın olur mu?
Sizleri çok seviyorum. Yorumlardayım❤️
♾
Keyifli okumalar
♾
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
'Abi'dedim hızlı adımlarım ona doğru yürüyordu. Üzerimde ki elbisenin paçalarından damlayan kanlar, toprağın üstüne damlıyordu. Geçtiğim her yeri kana bulayıp ona doğru devam ediyordum.
Ayağıma batan dikenlerden dolayı paramparçaydı her yerim. Gözümün gördüğü kalabalığı yarıp bir bir iterek yürüyordum. Ben yürüdükçe onlar çoğalıp geçmeme müsaade etmiyorlardı adeta.
"Kim ordaki abi?"diye seslendiğimde abim yüzüme bakmadı. Zümrüt yeşili bir örtüyle örtülmüş tabut musalla taşındaydı. Üzerine alelade bir şekilde konulmuş bembeyaz gelinlik ve hemen yanında tabuta sarılmış ağlayan bir kız çocuğu. "Anne!"diye için için ağlayan kız dönüp bana baktığında yeşil gözlerini gördüm. Derin ormanlıkları andıran yeşillerini gözlerimden hiç ayırmadı. Bana bakıp geri tabuta döndü. Sarıldı sıkıca. Son kez annesine sarılırcasına sıkı sarıldı.
Saçımdan tutulmamla bir tarafa çekildim. "Gözüme gözükme, her şey senin yüzünden oldu!"diyen ses çok tanıdıktı. "Sen gitseydin keşke onun yerine"dediğinde annemin feryadı bitmek bilmeyen laflarının başlangıcıydı. Berivan yengem annemi kolundan tutup çekiştirse de oralıklı değildi. Abilerim , babam ona bir şey söyleyemiyorlardı.
Boğazıma sarıldı elleri, öyle sıkı sıkıya tutuyordu ki. Nefes alamıyordum. Annem , öz annem beni elleriyle boğuyordu. Çırpınsamda , bağırsamda duyuramadım sesimi. Bunu ben istemedim.
♾
Bir ses, bir nefes, bir soluk...
Gördüğüm rüyanın etkisindeydim. Öyle gerçekti ki, Boğazımda sanki hâlâ iki el beni sıkıyordu. Bir kuş gibi çırpınıyordum belki de .
Beklediğin o kadar zaman, insanın insan için ettiği her türlü dua. Bir yıkımın ertesinde soluk benizlerle etrafa bakan onlarca insan. Geçmeyeceğini düşündüğün yaralar, bitmeyeceğini düşündüğün hesaplaşmalar, görmeyeceğini düşündüğün yarınlar. Hepsi geride kalıyormuş. Hepsi birer birer seni terkediyormuş ama geriye sadeece vicdan azabı kalıyormuş.