36

1.6K 174 57
                                        


  Bir telefonla bu kadar mutlu olabileceğini hiç düşünmezdi kız. Bebekleri küvözde 5.haftasındayken sabahın 7'sinde aradı Barış onu.

"Yutkunuyormuş artık. Hadi hazırlan süt vermeye gideceğiz." Adamın sesi heyecanlı, mutlu ve neşeliydi. Son 1 aydır onun değişen tavırlarıni, yoğunlaşan sevgisinu hisseden Eylül nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Sahi nasıl davranmalıydı?

"Tamam." Dedi Eylül de heyecanla. Koştur koştur giyindi üzerini. Çantasını aldı, çıktı kapıdan. Kapının önünde bekliyordu Barış.

  Arabaya bindiler. "Sütün var dimi?" Diye sordu Barış. "Yani mama da aldım ben doktora sorup. Ama anne sütü bir başka tabii."

  Sabah 7'de nereden almıştı ki mamayı? Nòbetçi eczaneye mi gitmişti?

"Var. Yani dün en son sağdım biraz acıyorlar diye. Ama dökmüştüm. Şimdi yine sağacaktım, baksana..." adamın vitesteki elinin birini göğsüne götürdü. "Taş gibi, baksana."

  Gülümsedi Barış. Konuştukça heyecanı artıyordu sanki. Kızları küvözden çıkacaktı. Emebiliyordu artık. Belki de doktor izin verirse pisete koyacak ve evlerine götüreceklerdi.

  Kucaklarına alabileceklerdi. Bu nasıl bir heyecandı, yaşamak böyle güzel miydi? En son ne zaman bu kadar heyecanlanlanmıştı Barış.

  Hastanede, iyice temizlenmiş bir odada daha adlarını koymadıkları kızlarını beklerken Barış odanın içinde volta atıyor, Eylül ise nasıl emzirmesi gerektiğini anlatan hemşireyi can kulağı ile dinliyordu. "Duş mu alsam önce, dün akşam almıştım ama ne bilim o şimdi küçücük belki en küçük enfeksiyon bile Allah korus..."

"Bir şey olmaz. Bağışıklığı güçlenir. Dün duş aldıysanız sorun yok, ellerinizi yıkayın. Bir de öpmek yok tabii. Çok nefesiniz de değmesin yüzüne, babanında aynı sekilde."

"Tabii, tabii," dedi Barış hemen. O da en az Eylül kadar kaygılıydı. Bu hemşirenin iç çekmesine sebep oldu.

"Bu kadar panik olursanız olmaz. Sakin olalım, tamam mı? Ben yardımcı olacağım size."

  Tekerlekli bir beşiğin içinde getirildi. Daha kapıdan içeriye iki adım atmıştı ki hemşire Barış, elini sıkan Eylül'ü sakinleştirmek için avuçlarının içindeki eli sıktı.

  Çok küçüktü, yüzü buruş buruştu. Birazcık da karaydı daha. Alnında doğum sonrası dökülecek tüyler vardı. Emindi ki ikisi de bu hemşireye sorsalar hiçbir şeye benzemiyor derdi. Ama... ama çok güzeldi, çok muhteşemdi ve eşsizdi. Ufacık ağzını ve ellerini oynatıyordu. "Acıkmış, meme arıyor." Dedi Şirin Hemşire bebeği dikkatlice kavradı, Eylül'ün kucağına bıraktı.

Kız titreyen elleriyel onu kavrayıp emzirme yastığına koyarken Barış da sol tarafına oturmuş, merakla bakıyordu kızının yüzüne. Eylül'ün onu tutabilmesine hayranlık duydu. O parmak ucuyla bile dokunmaktan korkuyordu. Zar zor tulumun içindeki minicik ayağını kavradı. "Eylül, çok küçük." Başparmağı kadardı sanki. "İncinmez mi böyle bir yeri?" Diye sordu Hemşireye. Kadın göz devirdi.

  Eylül, sağ memesini çıkarıp kızının yanağına değdirdiği üçüncü saniyede yakaladı bebek memeyi. Ufak ufak hareketlerle emerken Eylül, sütün akışıni hissediyor biraz canı yansa da çenesini omzuna yaslamış adamdan destek alıyordu. Bebeği kucağındaydı Barış'ın nefesi boynundaydı. Daha ne isterdi ki?

*

  Tüm kontroller sağlanıp eve döndükleri 4.günde artık bir isim koymak için toplandılar Emine Hanım'ın evinde.

"Anası koysun." Dedi Emine Hanım. "O çekti çilesini."

  Eylül, pusetindeki kızının yanı başında otururken gözleri odanın öbür ucundaki Barış'a kaydı. Hastaneden çıktıklarından beri eski haline dönmüş, dengesizleşmişti. Ne Eylül'e ne de bebeğine yanaşmıyordu.

"Bilmiyorum, aklıma hiçbir şey gelmiyor."

"Ay yenge, şöyle Alya Alin falan gibi şeyler koyma, nolur. Düzgün bir isim bulalım."

  Yenge, lafından sonra Barış dönüp ters ters bakmıştı Yelda'ya. "Emine koysak ya!" Dedi Yüksel Bey karısına jest yaparken. Kadın hemen itiraz etti. Neticede fazlasıyla kırmıştı Eylül'ün kalbini. Bunu istemek vicdansızlık olurdu.

"Masal?" Diye sordu Eylül birden. Nereden gelmişti aklına bilmiyordu, okuduğu bir romanın karakteriydi.

"Ben beğenmedim ya yenge. Daha iyisini buluruz. Sence abi?" Kendisine seslenilmesiyle önünde durduğu camdan yan bir bakış attı Barış. Omuz silkti. "Eylül ne istiyorsa onu koysun."

  Yelda, Eylül'ün bozulan moraline müdahale etmek için konuyu dağıtmaya çalıştı. "Tamam, Masal olsun o zaman." Dedi.

"Sizin de aklınızda bir isim varsa?" Eylül nezaketen aile büyüklerine de sordu.

"Yok kızım, sen nasıl istiyorsan."

  İsmi Masal oldu, öylesine alalade bir şekilde verildi, Yüksel Bey kulağına eğildi, okudu ezanı.

  Eylül'ün içindeki sıkıntı büyüyordu.

august // barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin