Bölüm 31: Sessiz Hayat Günleri

2.6K 248 44
                                        

"Sessizliğin yemin olsun herkese, beni benden çalanlar utansın günlerce... Yanlışın peşinden koşan geri yaklaşmaz doğruya, doğruda almaz seni saltanatına."

Şarkı: KLLIN - ГОЛИВУД

❗ Psikolojik olarak şu dönemler kendimi hiç iyi hissetmediğim için bir ya da iki haftalık kadar bir ara vermek istiyorum, umarım anlayışla karşılarsınız.❗

"İnanamıyorum size çocuklar."

Annem öyle bir tonda söylemişti ki bunu sanki biz kavga etmemiştik de bu yaralar kendi kendine açılmıştı. Hele ki benim yüzüme baktıkça içi acıyor gibiydi. Başına bir şey gelmesin diye kırk takla attığı kızı hem vurulmuş hemde tam iyileşemeden kavga etmişti. Sanırım bu bir annenin yüreğini hoplatacak türden bir şeydi ve benim annem kesinlikle bana sinirliydi.

Eve geldiğimizde Bora abim benim pansumanımı yaparken diğer eve gelen dört hemşire de diğerlerinin pansumanını yapmıştı. İlk başta böyle yandan yandan kaçıp benim pansumanımı yapsın diye bir hemşireye ilerlemiştim ama Bora abim yavrusunu ensesinden tutup götüren aslan misali benim ensemden tutup yanına otutturmuştu. Yani benim pansumanımı o yapmıştı. Nedeni tabiki belliydi: Neredemde yara var neremde yok onları tespit etmek için.

Pansuman boyunca ortamı biraz yumuşatmak için Ateş abim ve Arslan şebeklikler yapmıştı ama Asil abimin keza babamın bakışları ikisininde susmasını sağlayıp bir daha ağızlarını açmamalarını sağlamıştı. Onların sessizliğinin ardından da annem bir başlayıp hiç susmamıştı.

"Anne..." dedi Arslan bıkkınca. "Annem, canım anam, güzel anam... İnanamayacak ne var bunda? Alt tarafı kavga ettik, azıcıkta dayak yedik geldik bunda ne var?"

Annem hâlâ onaylamaz şekilde Arslan'a bakarken Tuğran abim gülerek "Hadi siz boklu ahtapotlar kavga ettiniz de benim minik bebeğimi niye kavgaya dahil ettiniz lan ibneler?" diye sordu sesindeki saklı o gizli sinirle. "Şuna bakın ya... Benim minnak narin bebeğimin her yerinde yara bere var."

Ateş abim, Alp ve Arslan aniden kocaman bir kahkaha atarken Ateş abim "Bu mu minnak narin?" diye sordu gülmelerinin arasında. Sonra iki eliyle beni gösterdi. "Bu? Kız? Narin? Siz Günce'nin içindeki canavarı bilmiyorsunuz herhalde?"

Gözlerimi kaçırdım. "Hiç alakası yok bir kere." dedim son kelimemde kaşlarımı çatarken. "Alt tarafı ufak bir kavga."

"Aynen, nezarethaneye düşecek kadar 'ufak' bir kavga."

Tuğkan abim alayla konuşurken Ateş abim "Abicim sizin narin dediğiniz bu kız en son karşısındaki kişinin kafasını yere sürtüyordu sizin haberiniz yok!" dedi hareketle ama canı acıdığı için yüzünü buruşturdu. "Vallahi Günce sizi çiğ çiğ yer haberiniz olsun! Hiç göründüğü gibi değil."

Kollarımı göğsümde birleştirip başımı yine başka tarafa çevirdim. "Abi, abartıyorsun, sadece kendimi savundum."

"Kendini başkalarının kafasını yerde sürterek mi savunuyorsun?"

"Ben yapmasam o yapacaktı."

"Haklısın bacım."

Babam başını iki yana sallayıp ayağa kalkarken bana doğru geldi. Eğilip alnımı öperken "Gidip sizin şu kavga ettiğiniz kişilerle bir ilgilenelim bakalım." dedi daha sonra Alp'in, Arslan'ın, Ateş abimin ve en son Yaman abimin saçlarını tek tek öperken. "İleri geri konuşmak neymiş bir gösterelim onlara."

Babam daha sonra ayağa kalkan Yaman abime döndü. "Sen gelmiyorsun." dedi işaret parmağını Yaman abime doğrultarak. "Biraz dinlenmek gerek, seni hayatta böyle bir yere götürmem."

GÜNCE | Gerçek Ailem (YKS SONRASI DEVAM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin