Kapının açılmasıyla içeriye giren adamıma döndüm. Beklenti içinde baktığımda yüzünde ki piç sırıtışı hayra alametti demek ki. Bulmuştu.
"Abi, buldum. 24 yaşında , okuyormuş ondan görmemişsin bu zamana kadar. Abisinin düğünü için gelmiş. Temelli dön...
Satır arası yorumlarınızı okuyup cevaplamaya bayılıyorum.
Beğendiğiniz için teşekkür ederim
Keyifli okumalar
♾
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
♾
Bileğimden tutulan el ile herkes gibi bende şaşkındım. Ardımızdan gelen uğultuya aldırış etmeden beni bileğimde ki eliyle sürükleyen Karanla birlikte merdivenlerden çıkıp ilerliyorduk.
Rasim ağanın sesi duyuldu arkamızdan. "Karan!"dedi hiddetle. Karanın adımları durdu. Abimler zaten sinirle ikimize bakıyorlardı. Oğuzhan abim bize adımlamak üzereydi.
"Konuşacağız"dedi ve ilerledi. Herkes neye uğradığını şaşırmıştı. Yukarıda ki terasa adım atmamızla elimi bıraktı. Sol bileğim acımamıştı ama uyuşmuştu anlık olarak. Karan ileriye ilerleyip ellerini saçlarından geçirdi. Sinirliydi.
Beşir ağa son sözlerini söyledikten sonra kendince geçmiş olsun dileyip yardakçılarınıda alıp çıkmışlardı hastaneden. Asaf abim aşırı sinirliydi. Miran abim onu sakinleştirmeye çalışsa da çabası boşunaydı.
Amcam babamın koluna girmiş , hastane odasına geri götürdüğünden tepkisini bilmiyordum. Onların gidişiyle Karan beni çekiştirdiğinden diğerlerinin tepkisini de bilmiyordum. "Derdin ne senin?"diye hızlıca sordum.
"O kadar milletin içinde elimden tutup buraya getirmek ne demek!"diye sinirle konuştum. Cevap yoktu.
"Babam görmedi Allahtan. Oracıkta sarılırdı boğazına. Ne yaptığını sanıyorsun sen!"Ses yok. Terasın demirliğine giden elini burnunun kemerine götürüp sıkıntıyla sıktı.
"Niye çıkardın bizi buraya. Delirtme insanı. Ne işimiz var burda bizim ikimizin? Ne diyeceğiz şimdi millete."yerimde yüksek tondan çıkan sesimle çırpınıyordum. Bir anda bana döndü. Bakışları kara gözlerimi bulduğunda derin bir nefes aldı. Hâlâ konuşmaması sinirlerimi bozuyordu. Bir adım attı öncelikle. Sonra adımları hızlanıp yanımı bulduğunda bir saniye beklemedi.
Hızlıca çekip beni gövdesine hapsetti. Bedenime sardığı kolları arasında kalakaldım. "Özür dilerim"dedi sessizce.
"Karan" dedim ama konuşma çabam beni göğsüne iyice bastırıp saçıma giden elleriyle son buldu.
"Sus"dediğinde afalladım. "Biraz sus lütfen. Böyle kalmamıza izin ver. Biraz nefes alayım"dediğinde şaşırdım. Bunun için mi çıkmıştık o kadar insanın içinden geçip buraya.
Başımın altında kalan kalbinin atışları aldığım her dersi unutturdu o an. Kaç kez nabız almak için uğraşmıştım acemiliğimde kaç kez kız arkadaşlarımla birbirimize denemiştik heyecanla. O gördüğüm dersler hikayeymiş. Kuş gibi çırpınan kalbi benim için atıyordu hissediyordum. Saçıma gitti elleri.