Bölüm 30: Tatlı Pürüzler

2.7K 240 87
                                        

"Seni Allah'a havale etmeye bile değer görmüyorum artık. Kendim için bir şeyler yapıyorum artık.

Kendimi seviyorum sadece, eğer hâlâ hayattaysam bu kimseyi dinlemediğim içindir."

Şarkı: Ben Fero - Motivasyon

Bugün pazar günüydü. Asil, Bora, Tuğran, Tuğkan abilerim, annem ve babam dışında geri kalanımız dışada biraz dolaşmaya karar vermiştik. Oruç olduğumuz için sürekli evde dura dura bunalıyorduk ve gezerek açlığımızı, susuzluğumuzu bir nebze olsun azaltacağımıza inanıyorduk. Yani buna inanan Arslan'dı. Onun tabiriyle bugün gezerken bugün çok 'çokomelli' bir gün geçirecektik.

Mağazaların bulunduğu bir caddede ilerliyorduk. Dip dibe yürüyorduk sürekli ve arabalar vızır vızır geçtiği için yola inmemeye dikkat ediyorduk. Allah korusun birisi yola atlasa ve araba çarpsa, araba kopan parçamızı alıp giderdi.

"O ne lan öyle?"

Arslan merakla önündeki bir mağazaya bakıyordu. Bende başımı çevirip baktığı yöne baktım. Mağaza Harry Potter'la ilgiliydi ve sanırım yeni açılmış olduğundan dükkanın önünde bir kaç inşaat malzemesi vardı. Dikkat çekici bir girişi vardı ve renkleri de bunun cabasıydı.

"Girelim mi?" diye sordum hevesle mağazaya bakarken. İlgimi çekmişti. Ateş abim bu hevesime tebessüm ederken "Sen istersinde biz girmez miyiz abisinin gülü!" dedi kolunu omzuma atıp mağazaya ilerlerken. Arkamızdan da diğerleri gelirken Yaman abim "Diyarbakır'da Harry Potter mağazası ne alaka lan?" dedi kendi kendine. Alp arkamda olduğu için görmüyordum onu ama tahminimce gözlerini devirdi ve "Niye olamaz mı abi?" diye sordu dükkana girdiğimiz an. "Ne güzel işte, millet eğleniyor..."

İçeri girdiğimiz an Yaman abimin burun kıvırmasını gördüm. Daha sonra ise küçük bibloların olduğu yerde durdu. "Filmi yıllar önce izledim ama kimin kim olduğunu hatırlamıyorum hiç." dedi hiç umrunda değilmiş gibi konuşurken. Eline küçük bir biblo aldı. Göz hizasına kaldırıp incelerken "Kimdi bu ya?" diye sordu merakla.

"Minerva McGonagall." diye yanıtladım onu kocaman bir tebessümle. "Gryffindor binasının başkanı. Albus Dumbledore ve Severus Snape'in ölümünden sonra müdire oldu."

Yaman abim dudak bükerken "Kesin gençken güzel bir kadındı." dedi bibloyu yerine bırakıp. Bu cümleyi söylemek için söylemişti. Daha sonra ise eline başka bir biblo aldı. "Peki bu kim?" diye sordu. "Yakışıklıymış."

"Tom Marvolo Riddle. Yani diğer bir adıyla Lord Voldemort."

Yaman abim bir elindeki bibloya baktı bir rafın üstündeki gerçek Voldemort'a baktı. Bakışları ikisi arasında gidip gelirken en son bana bakıp "Yani şimdi şu burunsuzla elimdeki bu yakışıklı aynı kişi mi?" diye sordu inanamayarak. Yaman abim kafası karışmış bir şekilde yine biblolara bakarken arkadan Ateş abim "Ben bu burunsuzu her bölüm görüyorum falan filanda şu Tom dediğin kişiyi hatırlamıyorum, filmde var mıydı?" diye sordu Yaman abimin elindeki bibloya bakarken.

"Evet vardı ama kısa bir an yani. Serinin ikinci filminde, Sırlar Odası'nda son kısımlara doğru var."

Ateş abim kaşlarını kaldırırken "Christian Coulson değil miydi ya bu adam?" diye sordu merakla. "Bir tane filmini izlemiştim. Neydi adı... Blood Brothers'tı galiba."

GÜNCE | Gerçek Ailem (YKS SONRASI DEVAM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin