Hemdert ~ Can 1.Bölüm

6.8K 418 135
                                        

Herkese merhaba, Hemdert kitabının bölümlerini her hafta cumartesi günü sizlerle paylaşacağım.

Yeni Bölümler eklendi ve diğer bölümler düzenlendi.

Keyifle okumanızı diliyorum.

1. BÖLÜM

Valilik Binası Suikastinden Birkaç Gün Sonra

Türkiye – Kuzey Irak Sınır Bölgesi

"Pençe 1, Merkez dinlemede." Telsizden gelen cızırtılı ses gecenin sessizliğini deler gibiydi. Saatlerdir durdukları bölgede soğuk havaya inat eder gibi kılları bile kıpırdamıyordu. Ancak bu, havanın iliklerine işleyecek kadar soğukluğa sahip olduğu gerçeğini de değiştirmiyordu. Soğukla dişlerini sıkarak mücadele eden Metehan Binbaşı telsizi dudaklarına yaklaştırıp soluklandı ve mandala basıp konuştu.

"Merkez, burası çok sessiz. Hâlâ hareket tespit edebilmiş değiliz. Bekliyoruz." Eldivenlerin sardığı parmağını mandaldan çekerken karşıdan yine cızırtılı ama çok tanıdık o ses geldi. Albay Kutluhan Kutalmış'ın sesi. Albay, Merkez dedikleri Ankara'dan operasyonu yönetiyordu. Yanında ise birçok paşa ve istihbaratçı vardı. Bunlardan biri Metehan'ın kendi babası Cihan, biri ise Nazenin ile Andaç'ın babası Seyfettin Paşaydı.

"Şehrin kırsalında tespit edilen hücre evlerine baskın için PÖH hazır. Harekete geçmek için şafak vaktini bekliyorlar." Metehan etrafı gece görüşlü minik dürbünüyle tararken telsizi yeniden aktif etti ve konuştu. "Sabah şehirden ayrılan grupla en son bağlantı ne zaman kuruldu komutanım? İHA'dan görüntü alınabiliyor mu?"

"İHA'dan en son görüntüleme akşam saatlerinde alındı. Hücre evlerinden ayrılan bir grup terörist üstünüze doğru geliyor. Sınırı geçmek için." Metehan bir süre sessiz kalıp düşünürken yine çevreyi inceliyor, beklenen misafirleri karşılamak için sabırsızlanıyordu. "Bu grubun içinde Valilik saldırısını düzenleyen bombacının olduğunu mu düşünüyorsunuz?" Karşı taraftan önce cızırtılı ses geldi. Ardından da "Evet!" yanıtı gelince Metehan siper aldığı ve resmen görünmez olduğu yerde gerilip birkaç küfrü peş peşe sıraladı. Akdağ il merkezini ve Valilik Binasını resmen havaya uçuran, Vali Hanım'ın ve birçok sivilin canına kasteden bombacı üstüne geliyordu demek. Gelsin dedi usulca. Gelsin de görsün ebesini.

"Bombacının fotoğrafını iletiyoruz. Onu sağ istiyorum Kılıçarslan. Onu buraya getir. Bizi, bu eylemi yaptıran ve Vali Hanım'ı öldürmeye çalışan asıl kişiye götürmesi için onu buraya sağ getir." Albay'ın sözleri son bulurken yanında duran tablete benzer cihaza bir görüntü iletildi. Gelen dosyaya tıklayıp açtığında bombacının yüzüyle karşı karşıyaydı. "Kime çalıştığını biliyor mu yani? Sadece para karşılığı bombayı hazırlamayı kabul etmiş de olabilir."

"İhtimaller arasında ama biz kime çalıştığını bildiğini umuyoruz. O yüzden paketi sağlam istiyoruz. Görüş sağlandıktan ve paket alındıktan sonra SİHA'lar devreye girecek. Paketi aldığınız gibi alandan uzaklaşın." Kısa süreli sessizliğin ardından Albay tekrar konuştu. "Tekrar ediyorum, paketi aldığınız gibi alandan uzaklaşın Binbaşı. SİHA'lar orayı yerle bir edecek." Metehan bahsedilen alanı bilmem kaçıncı kez incelerken

"Emredersiniz." demiş ve telsizin mandalını bırakacak olmuştu ki tutamadı dilini. Tutamadı aklından geçenleri. Ve tutamadı gönlündeki endişeli soruları. "O iyi mi komutanım? Güvende mi?" Anlık sessizliğin ardından Albay güler gibi bir tonlamayla

"Kraliçe arı mı?" diye sorunca Metehan da tebessüm etmeden duramadı. Yüzündeki gerginlik silinip giderken gözlerinin önüne o yemyeşil gözler geliverdi. "Evet, Kraliçe Arı." Cevabına Albay belli belirsiz gülüp "İyi ve güvende. Paşa'nın gözetimi altında. Az ilerimde oturuyor."

HEMDEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin