Sabah üzerimdeki ağırlıktan dolayı uyandım. Ayaz üzerime yatmıştı, başını da boynuma yerleştirmiş öyle uyumuştu. Gülümsedim, kollarımı ona doladım. Ayaz başını daha çok boynuma yerleştirdi. Elimi ensesine götürdüm, oradaki saçlarıyla oynamaya başladım.
Ayaz’ın homurdandığını duydum.
“Yapma,” dedi uykulu sesiyle.
Daha fazla oynadım.Birden boynumda bir acı hissettiğimde durdum. "Napıyorsun hayvan!" dedim, boynumu ısırmıştı. "Hayvan mı?" diye homurdandı. "Ayaz işe geç kaldın," dedim. Normalde ben uyandığımda yanımda olmazdı, şirkete giderdi. "Bugün kendime tatil ilan ettim. Seninle vakit geçirmek istiyorum, evde yalnızsın, gün boyu canın sıkılıyor zaten," dedi. Gülümsedim. "Senin o yumuşak kalbini yerim," deyip saçlarından öptüm. "Bunu başkasının yanında söyleme, sana çok fena gülerler," dedi. "Niye, sen yumuşak kalpli olamaz mısın?" Ayaz boynumdan ısırdığı yeri öptü. "Sana bir böyleyim," dedi.
"Kalk hadi kahvaltı hazırdır şimdi" dedim. Ayaz daha fazla sarıldı bana.
"Değildir çünkü bugün herkese izin verdim, evde kimse yok."Kaşlarımı kaldırdım. "Korumalar?" dedim. Ayaz tekrar boynumdan öptü.
"Onlara da izin verdim. Bugün sadece ikimiz varız güzelim, kimse gelmeyecek. Gelenleri de kovarız zaten."Güldüm. "Aç kaldık o zaman." Ayaz yüzünü kaldırıp gözlerimin içine baktı.
"Senin aşığın seni aç bırakır mı sence? Ben hazırlarım sana," deyip yanağımdan öptü ve ayağa kalktı, giyinme odasına girdi.Ben de ayağa kalkıp banyoya girdim, rutin işlerimi hallettim. Banyodan çıkıp giyinme odasına ilerledim. O sırada Ayaz da çıktı. Yanımdan geçince ben de onun dudağının kenarından öptüm. Ayaz gülümseyip banyoya girdi, ben de giyinme odasına girdim, üstüme rahat bir şeyler geçirdim.
Giyinme odasından çıktım, Ayaz da banyodan çıktı. Aynanın karşısına geçtim, elime tarak alıp saçlarımı taradım. O sırada Ayaz arkamdan gelip elimden tarağı aldı, kendisi taradı, sonra da örgü yapıp bağladı.
Saçıma bakıp "Böyle örmeyi nereden öğrendin?" diye sordum. Ayaz arkamdan bana sarıldı.
"Küçükken kardeşimin saçını örerdim, oradan aklımda kalmış."Sesinde biraz acı vardı, onu özlüyordu. Gülümseyip yanağını dişlerimin arasına alıp ısırdım.
"Bu boynumu ısırdığın içindi." Sonra da ısırdığım yerden öptüm."Bu da saçlarımı ördüğün içindi. Hadi aşağı, daha bana kahvaltı hazırlayacaksın. Açım ben," deyip elinden tuttum, koşarak aşağı inmeye başladım. O da bana ayak uydurup aşağı koşmaya başladı.
Aşağı indiğimizde mutfağa doğru koştum. Bugün çok neşeliydim, kendimi çocuk gibi hissediyordum. Ayaz da en az benim kadar neşeliydi. Peşimden mutfağa girdi. Gülerek zıplayıp tezgâhın üzerine çıkmaya çalıştım ama başaramıyordum. Ayaz belimden tutarak beni kolayca tezgâhın üzerine bıraktı. Buzdolabının önüne geçip bir şeyler çıkarmaya başladı. Ben de oturduğum yerden ayaklarımı sallıyordum.
“Küçükken annem de beni böyle tezgâhın üzerine bırakırdı. Yemek hazırlarken onu izlerdim. Her gün böyle ayaklarımı sallardım. Babam kızardı anneme, ‘Kızı şımartma, başımıza çıkar’ diye. Ama annem hiç dinlemezdi. Elinden geldiğince şımartmaya çalışırdı beni. Temizliğe gittiği evlere götürürdü beni. İstediğim şeyleri almaya çalışırdı. Okuldan çıkınca almaya gelirdi, çok sevinirdim. O zamanlar annemden ayrılmamak için her şeyi yapardım. Biliyor musun, ben birine yapıştım mı bırakmam. Koala gibiyimdir biraz. Bazı arkadaşlarım bu huyumdan şikayet ederdi, ama annem hiçbir şey demezdi. ‘Yapış bana,’ derdi, ‘Hiç bırakma.’ derdi. Benim hiç arkadaşım olmazdı. Asosyal bir çocuktum. Dışarı çıkmazdım, otururdum evde kitap okurdum. Ama arkadaşım olduğunda da çok sevgi gösterirdim…”

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya'nın ki
General FictionKızı zorla kendine tutsak eden bir mafya. Ondan kurtulmak için herşeyi yapan kız.