SABAHIN KÖRÜNDE ÜÇÜNCÜ TUR (+18🔥)

27.8K 105 0
                                        

...

Sabahın hafif sıcak rüzgarlı havası çadırın ucundan içeriye hafifçe sızarken ve güneş çadırın içini aydınlatırken Mehmet gözlerini yavaşça açtı. Bir an nerede olduğunu hatırlamaya çalıştı... Sonra yanında kendisi gibi çırılçıplak yatan fakat üstünde çarşaf olan sevdiğini gördü ve kokusunu duyduğunda yüzüne yumuşak bir gülümseme yerleşti. Uzun uzun huzurla uyuyan Reyhanının yüzüne baktı. Dağılmış saçları, güzel dudakları adeta bir sanat eseri gibiydi... Mehmet şefkatle bakarken içinden "İyi ki varsın" dedi.

Yavaşça doğruldu, çırılçıplak vücuduna baktı. Geceyi hatırladı ve sırıttı. Teninde Reyhan'ın izleri vardı... Yanındaki su şişesinden birkaç yudum aldı. Ardından sessizce yaklaşıp Reyhan'ın saçlarını yana itti, boynuna minicik bir öpücük bıraktı. Reyhan kıpırdadı ama gözlerini açmadı. Mehmet, sevdiğin nefeslerini dinleyerek bir süre öylece kaldı. İçinden "Bu kadar güzel uyunmaz ki kadın..."

Sonra parmak uçlarıyla Reyhan'ın beline dokundu. Reyhan mırıldandı ve uykulu bir sesle :

"Mmm...Yine mi başlıyoruz? Doymadın mı kadınına?"

Mehmet hafifçe güldü ve heyecanlı bir sesle "Güne birbirimizi severek başlamak iyi gelir... Hem sana doyum olmaz ki. Doymam asla sana ve seninkine..."
Reyhan gözlerini aralayarak ona baktı, dudaklarındaki kurnaz bir gülümsemeyle

"Seninle her sabah başlasın." dedi, elini Mehmet'in yanağına koyarak "Ama önce... bir öpücük borçlusun."

Mehmet dudaklarını Reyhan'ın dudaklarına yerleştirdi. Bu öpücük önce yavaş ilerledi, sonra içten ve derinleşen bir öpücüğe dönüştü. Reyhan çarşafı üstünden attı, çıplak vücudu Mehmet'in tenine değdiğinde içinden bir ürperti geçti. Ama bu tutku ve şehvetin ürpertisiydi. Bu öpücükle yeni bir gün başlıyordu ama tutkuları dün geceden kalma gibi diri ve canlıydı.

Mehmet, onun vücudunun kıvrımlarına yeniden dokunurken, Reyhan başını geri atıp:

"Sabahları seninle sevişmek... Kahveden bile daha uyarıcı" diye fısıldadı.

Mehmet, Reyhan'ın gözlerinin içine büyük bir tutkuyla baktı. "Seninle her sabah, bir mucize gibi geliyor bana" dedi sessizce. Reyhan'ın kalbi hızlandı; bu sadece tutkudan değil, hissettiklerinden de kaynaklanıyordu. Onlar sadece tenlerini değil, ruhlarını da seviyorlardı.

Reyhan, onun göğsüne yaslanarak derin bir nefes aldı. "Burada, senin yanında... başka hiçbir şeyin önemi yok" dedi yavaşça. Mehmet eliyle onun saçlarını okşarken başını usulca öptü. Sonra yanağına dokunduğunda Reyhan gözlerini kapadı, bir huzur yayıldı bedenine.

Mehmet kıkırdayarak, "Kahvaltıyı mı yapalım önce, yoksa seni mi?" dedi alttan alttan flörtöz bir sesle.

Reyhan gülümseyip boynuna uzandı, hafifçe ısırdı. "İkisini birleştir bence... balı da unutma."

Mehmet aniden çadıra uzandığı çantasından kavanozda kalan balı çıkardı. Parmak ucuyla alıp Reyhan'ın memelerinin ucuna sürdü. Reyhan hafifçe irkildi ama o an gözlerindeki kıvılcım tekrar parladı. Mehmet, balı yavaşça yalamaya başladı. Ardından emmeye... Her yeri, tek tek, ağır ağır... Reyhan'ın nefesi kesiliyor, teni titriyordu.

Sabah güneşi çadırın ince kumaşından içeri sızarken, Mehmet'in dokunuşları Reyhan'ın vücudunu yeniden keşfetmeye başladı. Ama bu sefer hızlı ya da vahşi değildi. Tam tersi her şey usulca, hissederek, daha çok sevgiyle... Daha çok derinlikle oluyordu.

Reyhan, Mehmet'in emmelerine karşılık zevk alarak

"Ahhh... Mehmet..."

O anlarda, her şey sessizliğe bürünmüştü. Kuş cıvıltıları, rüzgârın çadırı hışırdatışı, hepsi bir fon gibi arka planda kalmıştı. Mehmet, Reyhan'ı yavaşça yere uzattı. Karşısında süt beyazı vücudu, güneşin ilk ışıklarına karışmış gibi parlıyordu.

KÖYLÜ GENÇLER (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin