Bölüm 27: Nisyan Günleri

3.6K 271 73
                                        

"Alışmak bize verilen en güzel hediyeydi, alışamamak olmak ise bize verilen en büyük kederdi. Unutuyordum, hatırlıyordum. Ne yaşadığımdan haberim yoktu ama mutluydum."

Şarkı: Berrin Keklikler - SGA

"GERİZEKALI!"

"Ya abi! Kolsuz musun lan sen?!"

Alp, Ateş abime küfrederken Ateş abim "Lan ne var?! Bir kere atamadık diye kolsuz mu ilan edildik hemen!" diye homurdanmaya başladı.

Bowlinge gelmiştik, o kadar çok yorulmuştuk ki hepimiz, hem zihinsel olarak hem fiziksel olarak... Biraz dinlenip eğlenmenin hepimize iyi geleceğini umut ediyorduk. Herkes benim karamsar halimden çıkmamı istiyorlardı. Biliyorlardı çünkü. Geceleri sürekli rüyamda kendi vurulduğum anı gördüğümü biliyorlardı ama nasıl gördüğümü bilmiyorlardı. Kendimi odanın bir köşesinden izliyordum. O günkü muhabbetler sürekli dönüp dururken kendi vurulduğum anı dışarıdan izliyordum ben. Sonra uyanmak istediğimde her şeye yeniden başa sarıyordu ve ben yine her şeyi izleyen taraf olmak zorunda kalıyordum. Yaşamıştım o gördüğüm şeyleri. Yaşamakla kalmayıp bir de izliyordum.

Bora abim köşede otururken geri kalanımız bowling oynuyordu. Bora abimi oynaması için ikna etmeye çalışmıştım ama o sadece bana bir şey olursa diye geldiğini söylemişti. Oynamak yerine izlemenin daha keyifli olduğunu belirtmişti. Bende ısrar etmemiştim çünkü zaten günlerdir benimle ilgileniyordu. Geceleri onun uyanık olduğunu biliyordum. Gündüzleri de sürekli hastane ya da başka bir şey derken o da yoruluyordu ve oturup hiçbir şey yapmak istemediği anlar oluyordu.

Annem ve babamda oynuyordu. Annem, babam, Tuğran abim, Tuğkan abim ve Yaman abim bir gruptayken; ben, Asil abim, üçüzlerim ve Ateş abimde bir gruptuk. Normalde Asil abimle Yaman abim yer değişmişti ama sonra annemlerin grubu daha güçlü olduğu için Asil abim bizim gruba gelmişti. Dediklerine göre Asil abim hep tüm labutları deviriyormuş. Bu oyunda çok iyiymiş.

"Ya abi Allah aşkına bir git ya! Günce eğilemediğinden doğru düzgün atamamasına rağmen senden daha çok puanı var kızın!"

Gözlerim skor tablosuna kaydı. Benim otuz iki, Ateş abimin ise yirmi dokuz puanı vardı.

Ateş abim gördüğü skorla yüzünü buruştururken "Siz bir de beni şimdi görün." dedi hırslanarak. "Ezeceğim lan sizi!"

"Senin ezeceğin tek şey sinek boku olur kardeşim, hadi yallah!"

Yaman abim Ateş abime alayla gülerken sıranın bana gelmesiyle birlikte elime bir top aldım. Yavaş yavaş yürürken kolumu düz tutup hiç kendimi eğmeye zahmet etmeden topu fırlattım. Top ilk başta yamuk giderken Tuğran abim sırıtarak "Hahahayt! Beceriksiz!" demesiyle topun yön değiştirip tam ortaya gelip labutların hepsini devirmesi bir oldu. Bu sefer kahkaha atan ben olurken annem "Son iyi gülermiş oğlum." dedi. "Ayağını denk al."

Tuğran abim anneme dönerken "Anne sen dost musun düşman mısın belli değil!" dedi. "Teselli vermen gerekti, ezmen değil!"

Annem sıranın ona gelmesiyle omuzlarını silkerken "Aman oğlum, sende..." dedi gülerek. "Hayat acımasızdır, en büyük öğrenme metodu yaşayarak öğrenmektir."

Yani Tuğran abim erken sevinmemeyi öğrenmişti.

Annemin attığı top sadece dört labut devirirken ikinci atışında ise üç labut devirdi. Kenara çekilirken babama geldi sıra. Babamın attığı iki topta boşa giderken sinirle homurdandı. Arslan gülerken "Paslanmaya mı başladın baba?" diye sordu. "Bir ellerini kollarını falan hareket ettir. Gıcırdayan yerin var mı?"

GÜNCE | Gerçek Ailem (YKS SONRASI DEVAM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin