BÖLÜM 15

4.1K 500 47
                                    

Selamlar yeni bölüm ile ben geldim

Gece yarısı atacaktım bölümü ama bir kaç saat öncesinde atmak istedim. Bol bol satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın

Kanala hepinizi beklerim

Keyifli okumalar :)

🪐

Rüzgar, evlenip bu eve geldiğim ilk gün bana yapmış olduğu sandviçten yapmıştı. O zamanlar yanında nefes almaya dahi çekinen biriydim, birbirimize bakmaya utanıp ne konuşacağımızı dahi bilemeyen iki ayrı yabancıyken şu an bir aile gibiydik. Hatta gibi değil, aileydik biz.

Üzerimdeki geceliğin sabahlığını alamadığım için biraz da olsa ürpermeye başlamıştım. Sırt kısmı belime kadar açık olan ve yalnızca çapraz ince askılarla duran bir gecelikti. Bir bacağı boydan boya yırtmaçtı ve bileklerime kadar uzanıyordu boyu.

Gecenin bu saatinde bu haldeyken biraz üşümüştüm. Rüzgar, beni kucağında mutfağa getirdiği için üstüme bir şey alacak fırsatım olmamıştı.

Benim için bir şeyler hazırlarken ben oturup yalnızca onu seyretmiştim. Ne istediğimi sorduğunda hafif bir şeyler olması konusunda ısrarcı olmuştum çünkü geç bir saatti ve hem midem rahatsız olabilir hem de kilo alabilirdim. Bu vakitte yemek yediğim için elbette bir bedeli olacaktı zaten ama en azından hafif bir şeyler tüketerek vicdanımı rahatlatabilirdim belki.

Sandviçimi yedikten sonra biraz olsun kendime gelmiştim. Bütün gün uykusuzluk, yorgunluk ve halsizlik bütün vücudumda gezinirken neredeyse bayılacak gibiydim. Üstüne bir de açlık eklenince hepten bitkin düşmüştüm. Uykumu alıp karnımı doyurduktan sonra yüzüm gülmeye başlamıştı nihayet.

"Yarın işe gitmeyecek misin?" diye sordum Rüzgar'a. Benim erken uyanmak gibi bir derdim yoktu, eğer çok uykusuzsam tekrar yatabilirdim. Yeni uyandığım için hemen de uykum gelmezdi ama Rüzgar sabah erkenden uyanıyordu ve işe gidiyordu, benim yüzümden uykusuz kalmasını istemiyordum.

Ben uyumadan onun da uyumayacağını biliyordum.

"Evdeyim." dedi, erken uyanacağını gerektiren bir durum olmadığını belli ederek.

"Benim hiç uykum yok, bir şeyler içelim mi?" diye sordum bu kez. Madem erken uyanmasına gerek yoktu o halde biraz daha oyalanabilirdik.

Rüzgar beni ikiletmeden başını olur dercesine sallayarak ayağa kalkıp bir şişe şarap ve iki kadeh getirdi. Kadehlerimizi doldururken önümde duran tabak ve meyve suyu bardağını tezgaha bıraktım. Kalktığım yere geri oturacağım sırada Rüzgar, beni kolumdan tutarak kendine çekti ve tek dizinin üzerine oturmamı sağladı.

Bu sefer hareketi çok ani olmadığından veya içten içe bunun gelmesini beklediğimden şaşırıp çığlık atmadım. Ellerim omuzlarına tutunurken ilk kez karşılık veriyordum.

Beni her kucağına çektiği vakit heyecandan ve çekincelerimden dolayı hiçbir temasta bulunmuyordum. Ondan gelen her teması kabul ediyordum fakat ben bir karşılık vermiyordum, ellerim dahi her seferinde kucağımda birleşirken tutunmak için bile vücuduna dokunmuyordum.

Onun bana dokunmaya hakkı vardı ama benim yoktu sanki, en azından ben öyle düşünüyordum ilk zamanlar. Eğer Rüzgar bana dokunmasa veya adım atmazsa benim atacağım adıma nasıl tepki verir bilemediğim için cesaret edip de bir hamlede bulunmazdım.

O beni öpebiliyordu ama ben buna karşılık verirsem veya o bir hamlede bulunmadan içimden geldiği gibi onu öpersem büyük bir arzuyla karşılık mı verir yoksa geri mi çekilir diye düşünmekten bir cesaret göstergesi başlatamıyordum hiçbir zaman.

NEFHA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin