Tamamen çerezliktir.
(Tamamlandı.)
Sare: Ev için alışveriş yapılması gerekiyor.
(12.28)
Doruk Ali Ozansoy: Kapıdakilere söyle gitsin alsınlar.
(17.20)
Sare: Kendim görüp almak istiyorum.
(17.40)
Doruk Ali Ozansoy: Kapıdakilere söyle götürsünler.
(17...
Ne içindeyim zamanın, ne de büsbütün dışında; Yekpare geniş bir anın parçalanmaz akışında. ~Tanpınar
&
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
&
İnsan sevince; güzelleşir, su olur akar, ateş olur yakar derdi büyükannem. Ben yakıyor muydum bilmiyorum ama yandığım kesindi. Büyükanneme sormamıştım yandığımızda ne oluyordu?
Dün gece Doruk Ali'nin belime değen ellerinin hissiyatı vücudumu tekrar sarınca olduğum yerde irkildim. Dünden beri aklıma dolan düşünceleri susturamıyordum. Dün akşam ki sarılmamız kızların yanımıza gelmesiyle bozulmuş, orada öylece kalmıştı. Eve gelirken de ikimizden de çıt çıkmamıştı. Direkt eve gelip uyumuştuk. Daha doğrusu ben korku filminin etkisiyle sabahı sabah etmiştim. Sabah zorla uykuya dalmıştım. Uyandığımda da Doruk Ali yoktu zaten.
Elimde ki kahveyi önümde ki dekoratif masaya bırakıp bahçeye bakan büyük camdan yağmuru izlemeye devam ettim. Artık evde oturmaktan sıkılmıştım bir okula gidip çalışmak istiyordum. Bunun için bir şeyler yapmayı aklıma koyup hafif açtığım camdan içeri giren toprak kokusunu içime çektim.
Son derece huzurlu hissediyordum.
Kafamı geriye yaslayıp biraz uyku moduna girmek üzereydim ki bahçe kapısından gelen tıklatılma sesi ile gözlerimi açtım.
Hızla ayaklanıp kapıyı kendime çektiğimde karşımda Osman Bey duruyordu.
"Merhaba Sare." Sare?
"Merhaba Osman Bey. Bir şey mi oldu?"
"Ha yok hayır. Ben yürüyüş yapacaktım da yağmurlu havayı seveceğini düşünerek seni de davet etmek istedim."
Yağmurlu havayı evet severdim ama Osman Bey ile başbaşa yürüyüş yapacak değildim.
"Ben ıslanmaktan nefret ederim Osman Bey." Bir yandan yalan söylediğim için dudağımı ısırıyordum.
"Aa pekii o zaman. Artık başka zaman normal bir yürüyüş yaparız. Sana ormanda göstermek istediğim bitkiler var."
Tebessüm ettim. "Evet bir gün umarım." O da gülümsedi.
"O zaman görüşürüz Sare."
"Görüşürüz Osman Bey." Tam gidecekti ki duraksadı.
"Bence artık 'sizi bizi' kaldıracak bir samimiyetimiz oldu."