Tamamen çerezliktir.
(Tamamlandı.)
Sare: Ev için alışveriş yapılması gerekiyor.
(12.28)
Doruk Ali Ozansoy: Kapıdakilere söyle gitsin alsınlar.
(17.20)
Sare: Kendim görüp almak istiyorum.
(17.40)
Doruk Ali Ozansoy: Kapıdakilere söyle götürsünler.
(17...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
&
Güneş'in yüzüme vurup görüş alanımı kısıtlamasıyla elimi yüzüme indirip ilerde et pişirmeye çalışan 3'lüyü izlemeye devam ettim.
Bahsedilen buluşmayı yapmak için Sude'nin isteğiyle güzel, açık hava bir piknik alanına gelmiştik. Açıkcası çok hoş bir yerdi. Tercih etmek isteyenler için beyaza boyanmış kamelyalar yer yer yerleştirilmişti. Büyük çimen alana da isteyenler örtü serip oturabiliyordu. Burada olmaktan Doruk Ali 'neden doğru düzgün bir yerde yemek yemiyoruz' diyerek Nisa ise 'oralarda böcek olur ben çok korkarım' diyerek memnuniyetsizliklerini söylemişti fakat şimdilik her şey yolundaydı.
Şimdi ise biz kızlarla yere oturmuş akşam olmadan mangal yapmaya çalışan üçlüyü izliyorduk. Vural ben harika et pişiririm diyerek aralarına katılmıştı fakat şuan ateşe üflemekten başka bir şey yaptığını görememiştik.
"Umarım seneye yeriz." Nisa'nın umutsuz sesi ile Sude bıkkınlıkla kendini örtünün üstüne sırt üstü attı.
"Vural ellerini mangaldan uzak tutup geriye çekseydi şuan yiyor olurduk."
Bir tokat sesi gelince kafamızı tekrar onlara çevirdik. Doruk Ali sinirle Vural'ın ensesine bir tane patlatmıştı.
"Çık artık lan! Bir saattir seni bekliyoruz burada."
"Ya abi oldu işte!"
Dayanamayarak yerimden kalktım. Doruk Ali'nin üstüne doğru ilerledim. Karşısında durunca anlamaz gözlerle bana baktı. Ellerimi kaldırıp pantolonunun cebine soktum. Ağzı bir açılıp bir kapandı. Tam ne yapıyorsun diyeceği vakit cebinden çakmağı alıp ona gösterdim.
Biraz şaşırmıştı sanki.
Hızla yan tarafta piknik yapan ailenin yanına gidip odunları tutuşturabilmek için çıra istedim. Aldığım çıra ile mangalın başına gidip çırayı çakmakla tutuşturdum, ardından çırayı çalıların arasına koyup onları da tutuşturdum. Arkamı dönüp bir saattir tartışan üçlüye baktım.
Umut, Vural'ın kafasına indirdi.
"Senin yüzünden yengeye rezil olduk."
Tebessüm ettim.
"Sadece tartışmaktan iş yapamıyorsunuz. Oldu ve bitti. Şimdi etleri pişirebilecek misiniz yoksa biz devralalım mı?"