24. Bölüm

1.1K 245 144
                                        


"Geçen seferkinden deneyimliydim." Dedi Jisung sırıtarak. "Bu yüzden yeni kimlikler ve hayat hikayelerini daha kısa sürede tamamladım."

"Üşüyorum." Dedi Felix omuzlarını tutarak. Jisung'un eğlenceli enerjisi ve zafer sarhoşluğu ile uyuşmuyordu şimdi.

Biliyordu. Ona söylediği her şeyin yalanlardan ibaret olduğunu, ona bağlandığı için yanında kaldığını ve tek amacının çocuğunu almak olduğunu biliyordu. Felix'e karşı en ufak merhamet hissetmediğini ve doğumdan sonra başına gelecek felaketleri biliyordu.

Belki zamanı geldiğinde öyle olmayacaktı, ama en azından şimdi böyle düşünüyordu.

Düşmanlarından kaçmayı hep ustalıkla başarmıştı Felix, ardından dönüp arkasına bile bakmamıştı. Şimdi uçağa binmeden önce on beş dakikası vardı. Ama dönüp dönüp arkasına bakıyordu.

Hyunjin ile aynı evde kalmıştı bir süre. Gerçekten olmasa da... yaşadıklarını unutamıyordu bir türlü. Sevemese de teni sıcaktı, yalandan da olsa iyiydi ona karşı. İlgiliydi, her canı yandığında bir şekilde yanında oluyordu.

Tek sebebi bağlanma yüzünden acılarını paylaşmalarıydı aslında, ama Felix bunu göremeyecek kadar kördü şimdi. Öğrendiğinde öfkelenmiş, kaçmak için hızlıca plan yapmıştı. Ama kalbinin bir parçasını Hyunjin'in yanında bırakmış gibi hissediyor, acı çekiyordu.

Jisung üstünden çıkarttığı hırkasını Felix'in omuzlarına örttü, ona sarıldı. "Daha iyi mi şimdi?"

"Hı-hm. Changbin hyung gelmeyecek miymiş?"

"Geçen seferki işbirliği sayesinde Kore polisi tarafından tanık koruma programına alınmış, sabıka listesi de temizmiş. Bizi daha güvenli bir bölgeden takip etmek istediğini söyledi, bu yüzden Kore'ye döndü."

"Ona... ulaşmaya çalışmayalım."

"Ona bazı şeyler öğrettim, kendisi satmak istemediği takdirde bizi ele veremez."

"Güvenebilir miyiz sence?"

Jisung derin bir nefes aldı. Genelde aralarında en kuşkucu davranan oydu. "Changbin hyung bizi ilk ele verdiğinde amacı önce ikimizi kurtarıp ardından seni almaktı, öyle de yaptık. Üçümüz tek seferde yakalansak yarrağı yerdik çünkü. İkinci seferde, benim yüzümden oldu."

Felix başını kaldırıp Jisung'a baktı. "Senin yüzünden mi?"

"Ben Hyunjin'e güvenmediğimi söyledim. O da aynı fikirdeydi ama seni buna ikna edemezdim, Hyunjin de peşinden düşmezdi. Bu yüzden emin olmamız gerekiyordu. Changbin hyung da Hyunjin'e güvenmiş gibi yapıp asıl düşüncelerini öğrendi."

"Anladım..." derken Felix başını öne eğmişti.

Jisung arkadaşının moralinin bozulduğunu gördüğünde kollarını daha sıkı sardı. "Üzgünüm Felix. İlk aşkında biraz çuvalladın ama beraber aşabiliriz. Bebeği de beraber büyütürüz, hm?"

Felix Jisung'un ellerini tuttu, buruk bir tebessüm etti. "Elimizden geleni yapalım."

Uçağa binme saatleri gelmişti. Jisung iki parça çantalarını alırken Felix de omuzlarına serilmiş hırkayı tutarak ayağa kalktı. Uçakları anons ediliyordu. Yeni kimliklerle, yeni bir hayat hikayesiyle bu sefer Kanada'ya gideceklerdi. Yakalanana kadar da orada takılırlardı, sonrasında başka bir şehri planlarlardı. Hayatları öyle boka sarmıştı ki bir yerde bir aydan fazla duramıyorlardı.

Ama sorun değildi, yakalandıkça kaçacaklardı.

Kafasını kaldırıp son kez havalimanının girişine baktı Felix. Bir daha nerede, ne şekilde denk geleceklerini bilmiyordu. Kalbi sızladı, aynı anda Hyunjin'in kalbiyle birlikte.

Mr. F | Hyunlix Omegaverse ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin