"Burası... benim evim değil," diye fısıldadım, sesim titrek ve zayıftı. Massimo hafifçe başını bana yaklaştırdı, gözlerini yüzüme sabitleyerek beni inceledi.
"İtalya'ya gidene kadar burası senin evin," dedi, sesi yumuşaktı ama arkasında sert bir kes...
Öncelikle sınır dolmadı ama yine de sizi kırmadım🫶
Bu bölün kısa olsa da idare etmenizi rica ederim
Gelelim bölüme
Satırlar da yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz
lütfen satırlar da yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın
Sınır 80 yıldız 90 yorum
‼️Sizden ricam lütfen sırf sınırı doldurmak için saçma sapan emojiler atmayın veya saçma sapan harfler göndermeyin lütfen ‼️
*****
"10 BÖLÜM"
ÜÇÜNCÜ KAÇIŞ
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
BİR GÜN ÖNCE
Arabaya binerken ellerim soğuktu. Ama bunun havayla ilgisi yoktu. Parmak uçlarımdan bile dökülen bir tedirginlik vardı üzerimde. Her hareketimde sanki bin göz üzerimdeymiş gibi hissediyordum. Massimo arabanın kapısını kapattığında çıkardığı o "tak" sesi bile yüreğimi sıçrattı.
Sessizce oturdum yan koltuğa. O ise direksiyona geçerken göz ucuyla beni süzdü. Tek kelime etmeden motoru çalıştırdı. Mezarlıktan ayrılıyorduk ama içimdeki mezar hâlâ açıktı.
Yol boyunca konuşmadık. Şehir, yavaş yavaş yutuyordu bizi. Her dönüş, her kavşak biraz daha geçmişe götürüyordu beni. Camdan dışarı bakarken tanıdık binalar, dükkanlar, köhne kaldırımlar bir bir gözümün önünden geçiyordu. Kalbim deli gibi atıyordu ama yüzümde yapay bir sakinlik vardı.
Birkaç sokak sonra o cümleyi kurmaya karar verdim.
"Massimo..." dedim yavaşça, sesim neredeyse fısıltıydı.
O an hemen gözlerini bana çevirmedi ama dudakları ince bir çizgiye dönüştü. Bu onun dikkat kesildiği anlamına gelirdi. Cevap vermeden bekledi.
"Birkaç dakikalığına evime gitmem mümkün mü? Sadece... birkaç eşya almak istiyorum. Yanıma hiçbir şey alamamıştım." Sesimde biraz hüzün, biraz da bilinçli bir yorgunluk vardı. Ölümün ağırlığına sığınıyordum. O bunu yutar mıydı, emin değildim. Ama denemek zorundaydım.
Bir anlık sessizlikten sonra başını hafifçe salladı. "On dakika," dedi. "Arabada beklerim. Hızlı ol."