20. Bölüm

1.5K 272 218
                                        


Felix derin bir nefes alıp kendisini tamamen hazırladıktan sonra bodrumun kilidini çevirdi.

Hyunjin sırtını duvara yaslamış öylece oturuyordu. Felix'i gördüğünde de pek hareketlenmedi, tek yaptığı kafasını kaldırıp ona bakmak oldu.

Kısa süreli gergin ve sessiz bir bakışmanın ardından Felix yine derin bir nefes alarak kısık bir sesle konuştu. "Gel yukarı çıkalım."

Hyunjin hiçbir şey söylememiş, sakince oturduğu yerden kalkmıştı. Önde Felix arkada Hyunjin basamaklara doğru yöneldiler.

Felix basamakta tökezlediğinde beline bir el sarıldı. Şaşırsa da bir şey söyleyememişti.

Hyunjin'in yardımıyla kalan basamakları da çıktıktan sonra salona vardılar. Hyunjin belindeki elini çekmiyordu. Beraber, yan yana koltuğa oturdular.

Kimse ne söyleyeceğini, söze nasıl gireceğini bilmiyordu, bu yüzden yine gergin bir sessizlik sürmüştü.

Sonunda Hyunjin cesaretini toplayıp söze girdi. "Özür dilerim."

Felix başını yerden kaldırmadan yanıtladı. "Hangi biri için?"

Hyunjin acıyla gülümsemişti. "Haklısın, öyleyse en baştan başlayayım. Gemide olanlar için özür dilerim. Yaşanmaması gerekiyordu ama yaşandı ve şimdi sonuçlarıyla yüzleşmek zorundayız."

Felix başını yerden kaldırıp hayal kırıklığıyla Hyunjin'in yüzüne baktı. Kendisini bir şey söylemek için fazla güçsüz hissediyordu.

Hyunjin için gemide olanlar... bir pişmanlıktan mı ibaretti?

Sarışın sessiz kaldığında Hyunjin devam etti. "Seni görmeye geldiğim ve sana seni sevdiğimi söylediğim için üzgünüm."

Felix bakışlarını kaçırdı. Gözyaşlarını salmamak için epey büyük bir çaba sarf ediyordu, ama Hyunjin'in karşısında güçsüz görünemezdi. "Sorun değil. Şerefsizin önde gideni olduğun için sorun etmiyorum."

Hyunjin'in yüzü epey kasvetliydi ama o da bozuntuya vermemeye çalışarak konuştu. "Hamile olduğunu bilmiyordum."

Felix başını kaldırdı. "Bilmiyor muydun?"

"Hayır. Kazadan sonra hastaneye kaldırıldığında doktor söyledi. Tanrıya şükür... bebeğin iyi olduğunu söylemişti."

"O zaman... neden bana beni sevdiğini söyledin? Amacın beni kandırıp bebeğimi almak değil miydi?"

"Hayır."

Felix sorgulamak istiyordu. Neden yapmıştı bunu? Ama soramadı.

Cevabının canını yakacağını bildiği şeyleri sormamayı tercih ederdi.

"Öyleyse..." dedi kafasındaki düşünceleri dağıtmak istercesine. "...şimdi senin için durumlar değişti mi?"

"Değişmek zorunda kaldı diyelim. Baksana, dağ evine hapsedildik. Ayrıca..." başını öne eğerek kısık bir sesle devam etti. "...sana söz verdim."

"Ne?"

"Sana..." Zar zor yutkunduktan sonra devam etti. "...her şeyi düzelteceğime dair söz verdim. Bu sayede bana geri döndün."

Felix anlamıyordu, aklı karman çorman olmuştu. Hyunjin ona bir söz vermemişti ki? Felix'in de ona geri döndüğü falan yoktu. Anlamsız bir surat ifadesi ile Hyunjin'e baktı. "Böyle bir şey yaşadığımızı sanmıyorum."

Hyunjin başını yerden kaldırmadan yanıtladı. "Sana bir şey anlatabilir miyim Felix?"

Felix başını yana doğru eğdi. Hyunjin'in sözlerine mi şaşırsaydı, yoksa konuşurkenki ses tonunun acısına mı bilemiyordu. Ama şimdi ateşkes imzalamaktan başka çaresi yoktu. "Pekala... dinliyorum."

Mr. F | Hyunlix Omegaverse ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin