14. Bölüm

1.4K 280 282
                                        


Felix sırtını duvara yaslamış bir şekilde oturuyordu. Bir süre önce kestiği ipler ve bıçak hemen önündeydi. Dizlerini karnına çekmiş, kollarını etrafına dolamış, oturduğu yerde büzülüp minicik kalmıştı.

Kaç saat olmuştu Hyunjin gideli? Altı, belki yedi.

Midesi gurulduruyordu. Zayıf vücudu ona ihanet ediyordu ve sarışın öfkelenmeden edemiyordu. Dizleri üzerinde sürüklenerek gidip ona yalvarmak mı? Gururu buna asla izin vermezdi.

Acaba söylediklerinde ciddi miydi? Yemek vermeyecek miydi hiç? Peki ya ailesi hakkında söyledikleri... kardeşi sahiden o durumda mıydı? Keşke telefonum yanımda olsa da Jisung'la iletişim kurabilsem diye düşünmeden edemedi. Ama bunun hiçbir yolu yoktu.

Hyunjin haklıydı, ona daha önce yalan söylememişti ama Felix söylemişti, yine söylerdi. Bir yolunu bulup alfayı oyuna getirmeli, bir şekilde buradan kaçmanın bir yolunu bulmalıydı.

Ama bir inanışı vardı Felix'in. Uyuduğunda bütün sorunlar çözülürdü. O da bu yola başvurdu.

Sağ tarafına doğru yere uzandıktan sonra gözlerini yumdu. Eh, Felix her ortamda uyuyabilirdi, onu tanıyan herkes bunu bilirdi. Uykusu da hiç hafif değildi. Bu yüzden gözlerini yumduğu gibi yine kütük gibi uykuya daldı...

Saatler sonra araladı gözlerini.

Bir yandan memnundu. Sonunda hiçbir şey için endişelenmek zorunda kalmadan, uykusu paramparça olmadan, kimse rahatsız etmeden uzun uzun uyuyup dinlenebilmişti. Yattığı yer rahatsız ve leş gibi kokan bir yer olsa da bu Felix için önemli değildi.

Sonunu düşünmek istemiyordu, kardeşini düşünmek istemiyordu, akıbetini düşünmek istemiyordu. Ama midesi öyle şiddetli gurulduruyordu ki neredeyse midesi bulanıyordu.

Biraz yemek...

Zayıf vücudu onu çok zorluyordu şimdi. Karşısına yemek gelse iki lokmadan fazla yiyemeyecekti küçük midesi yüzünden. Ama deliler gibi acıkmış ve susamıştı.

Peki Hyunjin'e seslenmek istese gururu buna ne derdi?

Bıçak

Yerde, en son bıraktığı yerde duruyordu. Bir anlık kararla kendisini bu işkenceden kurtulabilirdi. Dizleri üzerine bıçağın karşısına oturdu. Başını yukarı kaldırdı.

"Tanrım..." diye fısıldadı kendi kendine. "...küçükken annem hırsızlığın kötü olduğunu, hırsızların asla cennete alınmayacağını söylerdi. Ama beni bir omega olarak yaratan sendin. Onurlu bir hayat yaşamam imkansızdı. Yine de suçlu ben miyim..."

Hyunjin'e karşı esip gürleyen sesi nasıl titremişti bir anda.

Kısa bir süre sonra kapı açıldığında şaşırmıştı.

Onu da tanıyordu. Daha önce Changbin'in ayartmaya çalıştığı, sonrasında Hyunjin'le beraber çalıştığını öğrendiği omega dedektiften başkası değildi.

Elinde bir tabak ve pet bir şişe tutuyordu. Felix yerde oturduğundan ne olduğunu göremiyordu ama keskin burnu hoş yemek kokusunu çoktan almıştı.

Jeongin elindekileri odanın kenarına bırakıp hiçbir şey demeden kapıyı kapattı ve odadan ayrıldı.

"Verdin mi?" Diye sordu Hyunjin gergin bir şekilde koltukta otururken.

"Verdim hyung. Ama yiyip yemeyeceğinden emin değilim. Daha çok intihar etmeyi düşünüyormuş gibi." Diye yanıtladı Jeongin de gidip karşısına otururken.

Mr. F | Hyunlix Omegaverse ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin