Bölüm 22: Artık Üzülmek Yok

4.1K 271 98
                                        

"Söz vermedim kimseye ama aldım herkesten yemini. Artık üzülmek yok, artık gözyaşı dökmek yok. Ağlarsak kan ağlarız, üzülürsek kıyamet koparırız."

Şarkı: Twice - Go Hard

Trabzon'a geldikten sonra direkt bana verdikleri odaya çıkmıştım. Odada Alp, Arslan, Buhara ve Meriç vardı. Odaya girer girmez dördü de hareketli bir şekilde konuşup eğleniyordu. Alp ve Arslan beni görür görmez ayağa kalkıp bana sarılmışlardı çünkü neden gittiğimizi biliyorlardı. Onlara özel olarak hayatımı anlatmasamda yaşadığımız şeyleri öğrenmişlerdi. Bu sadece ikisi için geçerli değildi, diğer tüm kardeşlerim için geçerliydi.

Yatağın köşesine gidip biraz uzandığımda başımı yastığa koyduğum an Buhara "Senin teyzen orada can çekişiyor ama sen rahatça uyuyor musun?" diye sataşmadan duramamıştı bana. Gözlerim camdan dışarıyı izliyordu. Ona cevap bile vermek istemiyordum ama eğer vermezsemde biliyordum ki beni daha çok ezmeye çalışacaktı.

Arkam onlara dönüktü. Alp "Bu seni ne kadar ilgilendiriyor ki?" diye sordu düz bir tonla. Kısa bir sessizlik oldu. Büyük ihtimalle ikisi birbirine o hoş olmayan bakışları gönderiyorlardı. Buhara en sonunda alayla gülerken "İlgilendirmiyor ama ne bileyim... Biz burada Meriç'e, Peri ablaya ve Zeynep'e teselli vermeye çalışıyoruz ancak hanımefendi bize kıçını dönüp uyuyor." dedi sesindeki bariz kinayeyle.

Ona hiç bakma gereği duymadım. İstediği kadar boş konuşabilirdi. Sonuçta boş tenekeden çok ses çıkardı.

Meriç "Ben bundan rahatsız değilim." dedi Buhara'ya ithafen. "Evet burada annem için gözyaşı döküyorum ancak Günce başka daha ne yapabilir ki?"

Buhara "En azından gözyaşlarını yok etmek için seni güldürmeye çalışabilir. Sana moral vermeye çalışabilir." dedi bunları yapmadığım için beni suçlar şekilde. "Tamam hiçbirimizle samimi değil ama en azından bunu da yapabilir, değil mi?"

Kimseden ses çıkmayınca Buhara devam etti. "Halam onun yüzünden vuruluyor ama hanımefendi halam uyanınca bir geçmiş olsun zahmetine girmeden evden kayboluyor. Yani... Daha fazla bir şey demek istemiyorum ancak gelir gelmez en azından bir halamın yanına uğrasaydı keşke..."

"Bitti mi?"

"Ne?"

Benim bile beklemediğim derece soğuk çıkan sesime karşın anlamayarak bana baktı. Yataktan yavaşça doğrulup sırtımı yatak başlığına yasladım ve ona baktım boş bir ifadeyle. "Diyorum ki... Bitti mi?"

Buhara aval aval suratıma bakarken dizlerimi kendime çektim. "Benim neden İstanbul'a gittiğim hakkında hiç bir fikrin yok değil mi?"

Sessiz kalması sorumun cevabını veriyordu. Bilmiyordu. Neden İstanbul'a gittiğimi, özel bir istekle gitmediğimi yani Bora ve Asil abimin zorla götürdüğünü, orada kısa bir sürede ne yaşadığımızı, Bora ve Asil abimin Sena Kibrit'i konuşturarak Bedirhan Çetin'le bir bağı var mı yok mu onu öğrenmek istemesini, daha sonra onu zorla konuşturup Bedirhan Çetin hakkında bilgi alacaklarını bilmiyordu. Bilmiyordu ve ona rağmen yorum yapıyordu. Haklıydı bir yerde. Yalandanda olsa bir geçmiş olsun diyebilirdim ama dememiştim. Belki de bu da benim bencilliğimdi.

"Bu kadar yeter bence." Alp ifadesiz bakışlarını Buhara'nın üzerinde tutarken "Günce'nin İstanbul'a neden gittiği hakkında hiçbir fikrin yok Buhara ve emin ol öğrenmekte istemezsin." dedi.

Meriç anında gözlerini bana çevirdi. Bakışlarında öyle bir merak vardı ki az daha göz göze kalsak sanki ona anlatmak zorundaymışım gibi hissedecektim az kalsın.

GÜNCE | Gerçek Ailem (YKS SONRASI DEVAM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin