Sokakların arasından hızla geçtim.
Karanlık sokaklara dalarken, tek istediğim bir an önce buradan uzaklaşabilmekti.
Soğuk rüzgarın ürpertisi içime işlemişti.
Sanki kalbim üşüyordu. Vücudumu saran bu titremenin soğuktan mı endişeden mi kaynaklandığını bilemedim.
Tek bildiğim üşüyor oluşumdu.
Hemde deliler gibi.
Atıştırmaya başlayan küçük su damlacıkları tenimden akıp geçti. Yüzüme çarpan yağmur damlaları şiddetini arttırdı.
Bir anlığına da olsa kaçabileceğimi düşündüm ancak bu uzun sürmedi. Adımlarımı takip eden bir kaç bağırış sesini işittim. Ard arda duyulan araba kornaları adımlarımı daha da hızlandırmama neden oldu.
Sokakların arasında dolandım.
Dolaştığım yerler tenhaydı.
Uzaktan gelen bir kaç ses dışında ise sakindi.
Ama bu sakinlik beni daha çok korkuttu. Gürültülü olmasını tercih ederdim sanırım.
fırtına öncesi sessizlik gibiydi.
Ayaklarımda hissettiğim ağrıyla daha fazla yürüyemeyeceğimi anlamıştım. Giydiğim topuklu ayakkabıları çıkarmaya vaktim olmamıştı.
Düşmemiş olmam bir mucize olabilirdi sanırım.
Sola saparak bir sokağa girdiğimde fark ettiğim şeyle gözüm büyüdü. çıkmaz bir sokağa girmiştim.
Aptaldım işte aptal! Kendi kendimi köşeye sıkıştırmıştım.
Kendime lanetler okuyarak arkamı dönüp sokaktan çıkmaya çalıştım. Fakat az önce uzakta olan bağırış seslerinin daha yakından gelmesiyle adımlarım duraksadı.
Sokaktan çıkmak yerine hemen sokağın dibinde bulunan köşeye çömeldim. Duvarın hemen yanında olduğum ve önümde iki tane çöp konteynırı bulunduğu için uzaktan bakıldığında görülmem zor olmalıydı.
Bu biraz da olsa beni rahatlatmıştı.
Elimi, ayağıma işkence etmekte olan topuklulara götürerek hızlıca ayağımdan çıkardım.
Karanlıkta göremesem bile ayağımın kıpkırmızı olduğuna emindim.
Ağrımı görmezden gelmeye çalışarak düzene sokmaya çalıştığım nefesimle bekledim.
Uzun bir bekleyişti bu. Fazlasıyla uzun.
Atağa geçmeye, savaşmaya veya en azından kaçmaya karşı kendimi hazırlarken fazlaca gerilmiştim. Öyle ki bir köpek havlaması bile irkilmeme neden oldu.
Çok değil, kısa bir süre sonra aceleci ayak sesleri duyuldu. Kimin girdiğine bakmak için başımı kaldırdığımda kimseyi görememek beni ürküttmüştü.
Çöp konteynırların ardını görebilmem için ayağa kalkmam gerekiyordu.
Son çare etrafıma bakındım ancak karanlıkta olduğum için kimseyi göremedim. Tam ayağa kalkıp bakacaktım ki az önceki ayak seslerinden farklı olarak bir kaç kişinin adımlarını işittim.
Nefesimi tuttum. Elim ağzımda dururken gelen kişiler görüş açıma girdi. Çöp konteynırların arasındaki boşluğu hafifçe iterek görüş açımı genişlettim.
Allahtan ses çıkmamıştı.
Ne konuştuklarını bulunduğum yerden duyamasam da en azından artık gelenleri görebiliyordum. Yağmur şiddetini artırmış bir şekilde yağarken tek işittiğim yere düşen damla sesleriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözler Aynı Sen-Gerçek Ailem
ChickLitYağmurdan kaçarken doluya yakalanmak nedir bilir misiniz? Ezgi biliyordu. Hayatını zindana çeviren üvey babasından kaçtığı bir gecede, onu bu hayata tutsak eden adamla karşılaşmayı beklemiyordu. Bilseydi o adamla karşılaşacağını, yine kaçar mıydı o...
