534*: İhtiyaçlarını karşılayacak biri olmak istiyorum
534*: Bu zamana kadar ben ve anneme çok yardım ettin
534*: Bende sana etmek istiyorum
(görüldü)
Salih: İhtiyaç diye bahsettiğim şey normal ihtiyaç değil Ahsen
Salih: Yaşın küçük anlamazsın sen
53...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"senin derdin banada dert.."
♡
Oturduğum hastane koltuğunda annemi izliyordum. Çok şükür ki o beni bırakmamıştı.
Çok hastaydı biliyordum ama bu kadar çabuk olmasını istemiyordum. Babamdan sonra toparlanamamıştı zaten.
Babam. Canım babam.. Ölüm haberi geldiğinde mahvolmuştum, hâlâ daha öyleydim.
Askerdi benim babam. Çok güzel bi askerdi hemde. Pis zalimler tarafından hayattan koparılmıştı.
Kimin yaptığını bulamamışlardı ama askerlerden biri olduğu söyleniyordu. Çok üstünde durmamıştım, dursaydım şuan bu durumda olmazdım. Aptal kafam işte.
Sanki bu koridordan çıksam annem gidecekmiş gibi hissediyordum. Günlerdir yemek bile yiyememiştim.
Cebimdeki telefon yine çalmaya başladı. Kimin aradığı belliydi zaten, Salih abi.
O kadar kırgın ve üzgündüm ki ona kelimeler tarif edilemezdi.Konuşmamayı tercih ediyordum o yüzden.
Elimin telefona uzanacağı vakit koridora hızla Sultan abla girmişti.
Beni gördüğü gibi gelip sıkıca sarıldı, sanki öz kızıymışım gibi.
Sultan abla Salih'in annesiydi. Çok iyi anlaşırdı ailelerimiz her zaman. Birde kocası Süleyman abi vardı ama ayrı yaşıyorlardı. Semih ise bir diğer çocuklarıydı.
Sarılışına karşılık verip kollarımı sırtına doladım. Yaslanacak bir omuz istiyordu insan bu anlarda.
"Oy benim güzel kızım. İyi misin? Annen nasıl?" Sultan abla o günden bu güne sürekli hastaneye gelip ziyaret ederdi bizi.
"Belli değil. Çok korkuyorum Sultan abla." Ağzımdan kaçan hıçkırıkla birlikte elleriyle yüzümü kavrayıp göz yaşlarımı sildi.
"Ağlama kızım. Annenin senin desteğine ihtiyacı var." Kafamı salladım, haklıydı.
"Gel bu akşam bize. Yemek ye duşunu al sonra beraber tekrar geliriz." Annemi bırakamazdım ki.
"Annemi yalnız bırakamam ki. Gelemem." Tokamdan fırlamış saçlarımı kulağımın arkasına koydu.
"Ben annenle konuşurum şimdi. Hadi lavoboda elini yüzünü yıkada gidelim." Gülümsedim sadece. Tam ağzımı açıp konuşacaktım ki beni koltuktan ittirip ayağa kalkmamı sağladı.
Salih abiden 22 cevapsız görüntülü arama ve 58 sesli arama vardı. Mesajları söylemiyorum bile.
Ekrana düşen yeni bir aramayla sesli bir nefes verip açtım.
"Efendim?" Bir süre ses gelmedi karşıdan.
"Nasılsın?" Gülmek istedim ama gülmedim. Gülemedim.
"Umurunda mı? Kendin için arıyorsan eğer, eve geçince ben seni ararım sonra da konuşmayız olur mu, rahatlar mısın öyle?" Küfür ettiğini duydum ama istediği bu değil miydi zaten?
"Ahsen, umurumda tabi ki. Ben saçmaladım o gün özür dilerim gerçekten çok özür dilerim." Sesli güldüm bu sefer.
"Sen özür diler miydin Salih abi?" Üstümdeki hırkayı çıkarıp tezgaha koydum. Hâlâ cevap gelmemişti.
"Tamam gerçekten çok kırgınsın biliyorum ama yapma böyle, kurban olurum sana." Ben sessiz kaldım bu sefer. Cevap vermedim.
"Geç bizim eve. Yemek yemiyormuşsun biraz yemek ye." Konuşurken oturduğu yerden kalktığını hissettim. Yerinde duramıyordu.
"Tamam Salih abi. Görüşürüz." Görüşürüz diye mırıldanmasını duyduğum gibi yüzüne kapattım.
Boynuma yüzüme su vurup, dağılmış saçlarımı düzelttim sonrada hemen çıktım.
Mutlu olmak istiyordum artık, gerçekten.
**
Sultan ablayla eve geldiğimde hemen bir duş alıp çıkmıştım. Şimdide üzerimdeki Salih abinin kıyafetleriyle birlikte yemek yiyordum. Trajikomik.
"Yani Sultan abla şu Ayşe ablayıda anlamıyorum gerçekten. Hep Yusuf abinin peşinden koşan oydu, şimdide boşanıyorum diyor?" Sultan abla bir ah çekti.
"Bizde anlamadık kızım. Necime perişan oldu perişan. Allah herkese güzel bir gelin nasip etsin." Amin dedim bende içime kaçan sesimle.
"E kızım sen naptın Salih'i. Anlaşmamız hâlâ aynı değil mi?" Ağzımdaki lokmayla duraksadım.
Evet, Salih abiye annesi yüzünden yazmıştım. Sultan abla bana demişti Salih'in ihtiyaçlarını karşıla evlenene kadar. Bende aptal gibi kabul etmiştim. Telefonla konuşurken duydum falan yoktu. Sultan abla bizzat evime gelip bunu benden istemişti.
"Sultan abla. İstediğin şey benden çok zordu. İdare etmeye çalışıyorum ama Salih abiyle sürekli tartışıyoruz." Elini aman diyerekten salladı.
"Boşver kızım sen onun biraz huyuna git bak nasıl kedi gibi oluyor. Bilmez miyim ben oğlumu." Birşey demedim kafamı salladım sadece.
"Sultan abla." Sevdiğim olduğunu söylesem iyi olurdu. Yoktu ama konuşmayı bitirmek için güzel bir bahaneydi. Geç olmazdı en azından.
"Efendim kızım." Çatalımı tabağa bırakıp sandalyede geriye yaslandım.
"Sevdiğim var benim. Aslında en başında söyleyecektim ama sen çok ısrar ettin diye kıramadım. Ben Salih abiyle konuşmak istemiyorum artık. Ben Berk-"
"Yalan söylüyor annem. Biz dün biraz tartıştık ondan sinirli bana." Sırtıma konulan elle duraksamıştım.