K.B.V-1

50.1K 587 92
                                    

#TeamSeginus ilk göz ağrıma merhaba deyin! ❤️✌️ Düzenleme yapmak için Kalbini Bana Ver'in bölümlerini yayından kaldırmıştım. Ve bir türlü de fırsat bulamamıştım. Hazır Benim İçin Gel (Author's Cut) versiyonu olan Ulaşılmaz'ı yayınlamaya başlamışken, bu hikayeme de bir el atayım dedim. Hani benim alkışım, konfetilerim, öpücüklerim, kalplerim? 🎉❤️😂

Bol bol yorum ve görüş ile #TeamSeginus'un desteğini bekliyorum. 😘

Multimedya: Enis Vera UYGUR

İyi okumalar 🎈

______________________
Lütfen buraya okumaya başladığınız tarihi yazın. ✌️
______________________

Bu hayatta güçlü olmayanın mutlaka ezilmesi, doğanın yazısız kanunudur.

Kimileri şanslı doğardı; zengin olmak gibi... Paranın her kapıyı açan bir anahtar olduğu düşünülürse de anında güce kavuşurdu.

Bu kişiler ileride de kendi iktidarını kurardı, tabii mutlulukları muammaydı.

Kimileri çalışır, çabalar güce kavuşurdu.

Kimileri de ne yaparsa yapsın güçlü olamaz, ezik olmaya mahkum olurdu. Dışarıdan bakan insanlar bu düzene kader deyip geçerlerdi, umurlarında olmazdı ki. İşte böyleleri dayanamayıp, yaşamlarına son verince de arkasından "Cehenneme gidecek, yazık oldu." derlerdi.

Tabii arkasından konuşacak biri varsa.

Yoksa da ansızın geldiği gibi sessizce göçüp giderdi bu dünyadan.

İnsanın hayatı pamuk ipliğine bağlıydı. Kim olursan ol hiç beklemediğin bir anda hayata gözlerini yumardın.

Yatalak hastalar bile tam olarak ne zaman öleceğini bilemezdi.

Ölüm görünmez, sinsi bir duman gibi gelirdi. İnsanın etrafını sarmalar ve içine çekerdi.

Belirsizlikti ölüm, insanları korkutan da buydu.

Ben de korkuyordum ama içten içe annem ve babama kavuşmayı da diliyordum.

Bu hayat beni daha 18 yaşımın ortalarındayken boğuyordu, nefes almayı unutur hale gelmiştim artık.

Ruhum paramparça olarak uyanıyordum her yeni güne.

Elimde hiçbir şey yoktu.
Ne bir aile, ne arkadaş, ne arkasına sığınabileceğim beni dertlerden, yalnızlıktan uzaklaştırabilecek bir yetenek ne de insanların bana saygı duymasını sağlayacak bir unsur...

Kendime saygı duymadan başkalarının duymasını beklemek yanlış olurdu zaten.

Düzenli tek bir alışkanlığım vardı.

Her yaptığımda bana uçurumdan düşüyormuş gibi hissettiren, duygularımı paramparça eden...

Beni hayatın can sıkıcı gerçeklerinden kısa bir süreliğine de olsa uzaklaştıran ama sonunda kendimi tüketmeme sebep olan, adamakıllı düşünmekten alıkoyan ve aynı zamanda hem esareti hem de özgürlüğü hissettiren bir alışkanlık; Yemek yeme krizi...

Evet, deli gibi yemek yerken dünyayı unutuyordum. Hemen sonrasında da pişman olup kendimi kusturuyordum. Yıllardır bu sinsi rahatsızlığın pençesindeydim.

Belki başkaları bu rahatsızlığı umursamayabilirdi. Onlara hak verebilirdim. Sonuçta insan kendisi yaşamayınca, zorluğunu bilmiyordu.

KALBİNİ BANA VERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin