Bölüm²⁴

1.6K 145 29
                                        


İyi okumalar dilerimm.

2 hafta sonra

İnsanlar uğradığı ihanetleri artık affedemeyeceği şekile gelince kaldıramamaya başlar. Tam da öyle bir gündü, daha doğrusu 2 haftadır tam da öyle bir gündü. Hayatın bize çektirdiği her zorluğun arkasında bir başarmışlık vardır ve sanırım benim bu zorluğumun arkasında henüz bir şey yoktu veya cidden de yoktu anlamış değildim ancak meriç'in böyle bir şey yapması ihaneti de aşacak bir durum du, kim kardeşlerini öldürmek ister ki? Hayatımın en kötü ihanetleri yerinde 2. Sırayı başarıyla almıştı. Şimdi affetsem bile biliyordum, geçmezdi. Bazı yaralar hiç geçmez izi kalırdı. İşte uğradığımız ihanet, kazık vb olaylar içimizde geçmeyecek bir yaraya neden olurdu.

Meriç'in bize ihanet etmesinin ve bunun üzerine ortadan kaybolmasının ardından 9 gün geçmişti. Bu süre zarfı içinde taburcu olmuş ve eve yerleşmiştik. Üçüzler olarak hiç bir duygu göstermiyor sadece gerektiğinde konuşuyorduk. Sanırım bu biraz ağırımıza gitmişti, hatta baya çok. Gözlerim iki de bir doluyor ama ağlamıyordum. Nedenini bilmiyordum ama sanırım alışıktım böyle durumlara. Hayat her zaman bize gülecek değildi ya sonuçta.

Yatağımdan doğrularak yanıma gelen Roniyi kucağıma aldım. "Hala" zoraki bir şekilde güldüm. "Efendim?" Gülümsedi, "sana bir şey göstermem gerekiyor. Aramızda kalsın bunun için rüşvet aldım." Dedi ve gülümsedi, bu kızın evdeki neşe kaynağı olduğunu söylemişmiydim? Tabi benden sonra. "Nasıl bir rüşvet bu acaba?" Diye sordum. "Barbie evi ve bir sürü Barbie karşılığında olabilir" diye cevap verdi, ufak bir tebessüm gönderdim kendisine "o zaman hayırlı olsun küçük hanım çünkü gelmeyeceğim" Dememle "hayırr gelmen lazım. Dedem seni aşağı indirmezsem bu hediyelere baybay yapacağımı söyledi" demek babamdı bunu yapan. Delirecektim nerdeyse.

"Tamam sen git üzerimi değiştirip geliyorum" dedim başını salladı ve Yanağımı öperek odadan çıktı. Derin bir nefes alıp telefonumdan bildirim geldiğini umup baktım. Gelmemişti, çünkü uçak modundaydı nasıl gelsin! Uçarak mesajı iletecek değildi ya.

Uçak modundan çıkartıp koç'tan mesaj gelmişmi diye kontrol ettim. Gelmişti. Yeni kaydettiğim şekil de daha etkili duruyordu.

Memati Usta: maviş günaydın

8:32

Memati Usta: eğer iyi hissedersen öğlene doğru salona gel seni görmek isteyen bir kaç başkan var.

8:33

Memati Usta: bir ihtiyacın olursa araman yeterli maviş. Allah'a emanet ol.

Diye üç tane kısa ve öz bir mesaj yazarak bilgilendirmiş Allah'a emanet olmamı aksamamıştı. Seviyordum bu adamı. Ayağa kalkıp banyoya ilerledim ve elimi yüzümü yıkayıp havluyla kuruladım. Odaya geri dönüp bu seferde giyinme odasına girdim. Sonuçta günlük rutindi, ağır abi kişiliğimizi üzerimdeki depresyon figürlü pijama takımımla bozacak değildim. Dolabı açıp ne giyeyim diye düşünmedim. Hava fazla soğuk değildi hatta değildi sonuçta Mayıs ayındaydık. Eşofman ve polo yaka tişört uygundu bence

(Temsili olarak istediğimi bulamadım canlar istediğinizi düşünebilirsiniz)

Makyaj masasına ilerleyip saç tokası aramaya başladı Allah bilir nereye katmıştım. Aynada göz göze geldiğim kişiye baktım, canım tipim kaymıştı. Hafif kızarmış mavi göz, dağınık artık daha çok açılan sarı kafam, gözüme daha çok gelen çillerim ve daha da zayıflamış bedenim. Neyse hala güzelim sorun değil, sonuçta I just grill.

AŞİRET Mİ!? -Gerçek Ailem-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin