Herkesin her ailenin bir sırrı ve bilinmemesi umudedilen hataları vardır. Bu hataları saklamak için söylenen yalanlar birgün ortaya çıkarsa -ki her yalan/dolan birgün ortaya çıkar- o aile son günlerini geçiriyor olabilir.
O günün üzerinden üç gün geçmişti ve Arin bulunduğu konağa alışmaya başlamıştı. Şayet başka şansı da yoktu ya. Gelinliği arka bahçede yakmıştı Arin. O kanları görmek en son isteyeceği şey bile değildi.
Babası aramış ve iki gün sonra geleceklerini söylemişti. Arin babasını heyecanla onaylamış ve o günün sabahına kadar tüm yemekleri kendisi yapmıştı. Annesini sevmesede her durumda onu korur ve saygı duyardı. Netice de annesiydi. Onu o doğurmuştu.
Günümüz;
Arin birilerine karşı ilk defa bu kadar çok utanç duyuyordu. Düğün günü yüzü yerine üzerindeki altınlara bakan annesinden utanıyordu.
Arin- Anne, ne dersin sen? Git artık, rezil olduk herkeslere.
Gülsüm(Arin'in annesi)- Ne var, yalan mı söylerim ben? Çalmadın mı altınlarımı?
Arin- Anne senin dilin ne söyler? Ben senin odanın önünden dahi geçmem ki? Hem ben ne edem senin altınlarını?
Gülsüm- Orasını bilemem artık. Vereceksin altınlarımı! Duydun mu!
Arin biliyordu annesinin altınlarının çalınmadığını. Onun amacı düğünde Arin'e takılan altınları almaktı. Bir çeyrek dahi takmayan kadın şuan da yatağında oturmuş sözde çaldığı altınlarını vermesini istiyordu.
Arin- Anne bilirim amacını. Altınlarımı istersin sen.
Gülsüm'ün dudağının kenarı kıvrıldı Arin'in cevabına karşın. Bunca zaman sonra tanıyordu tabi annesini. Para gözün tekiydi. Babasıyla da bu yüzden evlenmemiş miydi zaten? Parası için. Miras ve servetleri için.
Gülsüm- O altınları bana vereceksin.
Arin anında kafasını iki yana sallayıp reddetti onu.
Gülsüm- Vereceksin dedim Arin o kadar!
Arin- Bağırma...
Arin çocukluğunda hep korkardı yüksek seslerden, hâlâ da korkuyordu. En çokta annesinin sesinden. Az kâbus görüp firlamamıştı yataktan o ses yüzünden.
Arin eskileri hatırladıkça gözleri doldu ama ağlamadı. Annesinin karşısında ağlamaktan nefret ediyordu. Kendisine yaşattılarından sonra onun ağlamasını istiyordu. Gülsüm gördü kız gibi büyüttüğü yavrusunun gözlerinin dolduğunu. Daha mutlu oldu.
Gülsüm- Dediğimi yap Arin o altınlar benim hakkım, ben büyüttüm seni!
Arin- Hayır, sen değil, babam büyüttü beni.
Gülsüm ayağa kalkıp Arin'e tokat attı. Arin'in yüzü yana düştü, ani gelen darbe ile geriye doğru sendelemişti ama düşmemişti. Arin düğün öncesi babasına bir söz vermişti söylediği kişilerden başka kimsenin önünde düşmeyecekti. Sözünü ne kadar tutabilir tartışılır tabi. Babası onu tıpkı bir kız gibi büyütmüştü. Arin de böyle büyümekten gayet memnundu. Kendisi seçmemiş miydi zaten kız gibi büyümek istiyorum diye? Belki de sadece kendini kandırmıştı. Belki de annesi bir kız evladı olmasını çok istediği için kız gibi büyümek istemişti, annesi onu da sevsin ona da sarılsın diye.
Gülsüm- Ya altınları verirsin ya verirsin Arin. Vermedin, alır giderim.
Arin- Hanımağam izin vermez. Her gün sayar altınları biri eksik olsun her yeri talan ederde bulur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Böyle Olsun İstemedim Ki!? (Bxİ)
Random‼️ ACEMİCE YAZILMIŞ BİR KURGUDUR ‼️ Kuma ve Adar'ın diğer eşi aynı yatağı kullanmakta.(Bunu bilerek okuyun!) Mardin'de doğan, Annesi ve abileri tarafından sevilmeyen Arin, babasının sevgisi ve babaannesinin merhameti ile büyümüştü. Abisinin kaçırdığ...
