•Yolculuğun dördüncü saatinde gözlerine iyice uyku çökmüştü sarışın olanın. Bu yüzden kalbi güm güm atıyor, avuçlarının içi terliyordu. Çünkü limana ulaşana kadar uyuyamazdı. Güvenle gemiye binmesi lazımdı, aksi takdirde yakalanabilirdi.
Yakında bir sürü elektronik cihaz olduğundan artık yakalanma riski de çok yüksekti. Benzinliğin arkasındaki otoparka park edilmiş bir arabanın çalındığı erken fark edilmezdi, ama Kuzey Kore'de olduğunu da unutmamalıydı. Gardını indirirse işi biterdi.
Biraz nefes almak için arabanın camını açtı ama dışarıdaki soğuk buz kesiyordu. Bu yüzden bu kararından da vazgeçip hızlıca camı kapattı, yine de soğuk biraz uykusunu açmayı başarmıştı.
İki saat sonra sonunda limana varmıştı. Hemen telefonunu eline alıp yola çıkmadan önce ulaştığı kişinin konumunu kontrol etti. Ama sarışın telefonuna bakarken çoktan yanına birisi yaklaşmıştı.
"Hazır mısın?" Diye sordu sarışına bakarken.
Felix tedirgin bir ifadeyle başını kaldırıp karşısında duran adama baktı. Karşısındaki yabancıyı gördüğündeyse biraz rahatladı. "Ah, hazırım."
"Endişelenme." Dedi adam Felix'in tedirginliğini gördüğünde. Onu sıkı yönetimden kaçmak isteyen kuzey Koreli gençler gibi sanıyordu, gemisine bir siber hırsızı aldığından habersizdi tabi. "Ben yıllardır dışarıya adam kaçırıyorum, daha hiç yakalanmadım."
"Tamam..." dedi Felix ceplerini yoklarken. Sonunda tomar yaptığı parayı bulup adama doğru uzattı. "İstediğin ücret burada."
Adam gözlerini hafifçe kısıp bir paraya bir de Felix'e bakmıştı. Bir ergenin bu kadar parasının olması garipti ama parayı aldığı sürece nereden geldiğini sorgulamayacaktı.
Parayı alırken bir yandan da ilerideki gemiyi işaret etti. "Rusya'ya giden bir yük gemisi. On dakikaya yola çıkacak. Senin gibi altı genç daha kaçıyor. Sınırdan geçtikten sonra hangi limanda indiğin sana kalmış. Rusya'ya gidene kadar bir kere Kuzey Kore sınırındaki gümrükte duracaktır, sakın inme. Sonra dört limanda daha duracak."
Teferruatlar, teferruatlar. Felix sağlam olmayan hiçbir adım atmazdı ki.
"Teşekkür ederim." Dedikten sonra gemiye doğru yürümeye başladı Felix. Bir süre sonra adımları gittikçe hızlandı, neredeyse koşmaya başladı. Arkasına bile bakmıyordu.
Bu yüzden hemen arkasından limana yaklaşmış arabayı fark etmemişti.
Felix gemiye binerken az önce ticaret yaptığı adamın yanına üç kişi doluşmuştu çoktan.
Hyunjin adamı kolundan tutup çekti. "Nereye gidiyor bu gemi?"
Adam gergin bakışlarla Hyunjin'e baktı. "Bir yere gitmiyor."
"Çabuk konuşmazsan seni polise veririm, anlat lan."
"Siz kim oluyorsunuz-"
"Polisiz kardeşim." Diye araya girdi Minho. Ardından belini hafifçe açarak kemerine takılı polis rozetini gösterdi. Kuzey Kore'de bir bok yapamazlardı tabi ama adamın bunu bilmesine gerek yoktu.
"Ben-"
"Düzgünce söyle." Dedi Hyunjin tekrardan. "Eğer söylersen hayatın riske girmeyecek. Yoksa seni burada öyle bir döverim ki zemine fotokopin çıkar. Sonra da polise veririm bir tur da o-"
"Tamam!" Derken adam teslim olmuş bir ifadeyle ellerini kaldırmıştı. "Rusya'ya gidiyor."
"Ne zaman kalkacak?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr. F | Hyunlix Omegaverse ✓
FanfictionSiber suçlar polisi Hwang Hyunjin ve onun biricik baş belası siber hırsız Lee Felix. (Ukelix, omegaverse, mpreg, hyunlix) #hyunjin 🥇 07.04.2025 #hyunlix 🥇 12.04.2025 #skz 🥇 26.04.2025