Evet yeni bölüme hoşgeldiniz
Beklediğimden çok daha geç geldi bu yüzden hepinizden özür dilerim ama gerçekten yazacak zaman bulamadım
Sizi fazla tutmayacağım, iyi okumalarOy vermeyi, yorum yapmayı ve etmediyseniz beni takip etmeyi lütfen unutmayın
Bir hata veya anlam karmaşası fark ederseniz lütfen belirtin!!!
<>
"Burası olduğuna emin misin?"diye sordum yanımda dikilen Doruk'a.
Ekin'in dediği gibi henüz tanışmadığım doğum günü çocuğu olan en küçük biyolojik kuzenime ufak ama beğeneceğini düşündüğüm bir hediye almıştım.
Karşımdaki evin kapısını çalmak benim için fazla gericiydi, bu yüzden bu görevi Juliette üslenmiş ve konumunu bulduğumuz fotoğraftaki o çiftin evinin kapısına vurmuştu.
O çiftteki adamın babam olduğuna inanmak gibi bir niyetim yoktu fakat yine de kontrol etmek en mantıklısıydı hele ki yapabiliyorken.
Kapıyı açan kadın ile gözlerim buluştuğunda gözleri üzerimde dolaştı. Fotoğraftaki gelinlikli kadının tıpkısının aynısıydı. Babamın ismini vermek istemediğimden ona sorumu genel olarak yönelttim.
"Kocanız evde mi? Kendisine bir şey danışmamız gereklide?", kadının gözleri son bir kez arkadamdaki Dora'ya değdiğinde kapıyı hafiften örterek gerisine seslendi.
"Tezcan! Kapıda birkaç genç var, seni soruyorlar", babamın adını duymamanın rahatlığı ve yabancı bir adama ne anlatacağımızın gerginliği ile Juliette'e ufak bir bakış attım. Kendisi düz bir ifadeyle kocasını çağıran kadını izliyordu.
Kadının bir adım geri çekilmesi ile görüş açıma bir adam girdi, babamın en son gördüğümden neredeyse hiçbir farkı olmayan gri bir eşofman takımı giyen fazlasıyla babama benzer bir adam.
Bizi gördüğünde kaşları havalanırken sadece bana bakmış ve birbirimizle uzunca bir bakışma yaşadığımızda karısına dönmüştü.
"Bebeğim sen içeri geç ben geliyorum", kadın kafasını sallayıp evin içinde gözden kaybolduğunda adamın gözleri beni süzmeye devam etti.
Gergince yutkunduğumda bana daha çok gerilmeme sebep olacak şekilde gülümsemişti.
Babam olup olmadığını bile doğru düzgün anlayamıyordum, onu görmemin üzerinden onu tam olarak ayırt edemememe yeterli zaman geçmişti.
"Rıza?"diye sordu yüzüme bakarak, o zaman babam olmadığından tamamen emin olmuştum.
"Benim?", bir adım ileri yürüyerek arkasından kapıyı örttüğünde karısının konuşacaklarımızı duymasını istemiyor gibiydi.
"Ne işin, işiniz var burada? Öz ailenle olman gerekiyordu? Abim öyle söylemişti...", sesi sonlara doğru kısıldığında bakışlarını benden çekip başını hafifçe aşağıya eğdi.
Etrafı bir ölüm sessizliği kapladığı sırada yapay bir öksürük sesi kulağımın dibinde yankı yaptı, bu ses Doruk ve bilim insanıymış gibi konuşacağı saçma sorularına aitti.
"Efendim, ben Doruk. Doruk Yaman. Şu cadıya benzeyen kız da benim ikizim olur. Rıza'nın çok eski dostlarıyız. Eğer lütfeder de izin verirseniz, sizden birkaç sualimize cevap almayı isteriz. Müsaade buyurur musunuz?", adamın bakışları bir adım gerimdeki oksijen israfına değdiğinde gözleri kısıldı ve tekrardan bana dönerek başıyla Doruk'u işaret etti.
"Şu salak çocuk neden dedem gibi konuşuyor? Eğer beni baban sanıp geldiysen buradan git, öbür türlüysede git. Baban gerçekten öldü ve sana bıraktığı mirasının bir lokmasını bile bana yedirmedi, it oğlu it. O salak ölmeden önce senin onun öz oğlu olmadığını öğrenmiş, lanet olası bıraktığı mektupta öyle diyor. Tabi yinede o kadar parayı senin gibi bir velete bıraktı! Tezcan kim ki!"
Adamın konuşması bittiğinde bizimkilerin nabzını ölçmek için yavaşça arkama döndüm. Juliette hiçbir şey anlamadığını belli edercesine adamı izliyor, Dora dalmış gibi adamın yanında kalan ev kapısını süzüyor ve Doruk onlara döndüğümden beri bana yüzüne kafa atma isteği uyandıracak kadar pişkince bakıyordu.
Adama tekrardan döndüğümde boğazımı temizleyip kollarımı göğsümde bağladım.
"Mektubu görebilir miyim?"
Adam sakin çıkan sesime rağmen kaşlarını çattı.
"O kadar milyon doları aldın, bir de mektubu mu istiyorsun? Nereden bileyim mektup nerede? Karımla buraya taşınırken gereksiz eşyaları attım, o çöplerin içinde bir yerde kalmıştır heralde"dediğinde babamın neden mirasını ona bırakmadığını anladım.
Daha fazla onunla konuşmak istemediğimden omuz silktiğimde saat zaten geçiyor ve sözümü tutmam gereken zaman yaklaşıyordu.
Sözüm ufak bir hediye aldığım o kuzenim Lena'nın doğum günü partisine gidebilmekti ama daha fazla oyalanırsam bu gerçekleşmeyecekti.
Kafamı ağır ağır sallayarak göğsümde bağladığım kollarımı çözdüğümde adama "Teşekkür ederiz" diyerek arkamı döndüm.
Bana son bir kez baktığında bir şey demeden cebindeki anahtarı ile evinin kapısını açmış ve bir şey demeden kapıyı yüzümüze kapatmıştı.
Adamın dedikleri şeylerle aklımdaki tonlarca soru daha fazla arttığında Doruk'un arabasına bindik.
Doruk benim için Ekin'in bana attığı konuma sürerken aklımdaki en düşündürücü soru babamın neden öz olmadığımı bilip bana o kadar para bıraktığıydı. Belkide zamanı gelince öğrenecektim, kim bilirdi ki.
<>
Evet bölüm sonu
Umarım beğenmişsinizdir
Bölüm cumartesi gelecek
Oy vermeyi, yorum yapmayı ve etmediyseniz beni takip etmeyi lütfen unutmayın
Görüşmek üzere
Sizleri seviyorum
Hoşçakalın

YOU ARE READING
RIZA
Teen FictionAmerika'nın Teksas eyaletinde normal bir geceydi. İçkiler, şarkılar ve danslar. Her şey gelen SMS mesajı ile değişmişti... - Yazdığım ilk erkek gerçek ailem kurgusudur 'Rıza' adına sahip ilk ve umarım tek kurgudur Yazıldığı tarih:06/10/2024 İlk yayı...