"Gerçekten etek sana çok yakışıyor, güzelim."
Bütün vücudum dondu. Kalbim bir anda hızlanarak çarpıntıya dönüştü. İçim titredi. Cildime ateş basmış gibi hissettim. Taehyung'un sesi hâlâ uykulu, biraz kısık ve fazlasıyla pürüzsüzdü. Birkaç saniye ne yapacağımı bilemeden olduğum yerde kaldım. Sonra yavaşça döndüm.
Taehyung yatağında hafifçe doğrulmuştu, iki kolu da battaniyenin üzerindeydi. Gözleri ağır ağır açılıyordu ama dudaklarında belirsiz bir gülümseme vardı. Sanki uykusundan yeni uyanmış biri gibi rahattı ama ben... ben kesinlikle rahat değildim.
Ellerimi nereye koyacağımı bilemedim. Önce hoodie'nin etek ucunu aşağı çekmeye çalıştım, sonra eteğin bağcıklarıyla oynamaya başladım. Yüzümün kızarmasına engel olamıyordum. İçimde yayılan sıcaklık, Taehyung'un sesiyle daha da büyümüştü.
Güzelim.
Bana "güzelim" demişti.
Bu kelime beynimde yankılandı. Ondan böyle bir kelime işitmek... tamam, sanırım bu kadar etkilenmemem gerekiyordu. Boğazımı temizleyip bir şey söylemeye çalıştım ama kelimeler birbirine karıştı.
"Sen... uyumuyor muydun?"
Sesim titremişti. Ayaklarımın altı boşlukta gibi hissediyordum. Taehyung ise hâlâ beni izliyordu. Üstümdeki kıyafetleri inceliyor gibiydi ama gözleri en çok yüzümde duruyordu. Yüzümdeki o belirgin utanmışlık ifadesini görüyordu, eminim.
"Uyuyordum."
Gözlerimi kaçırdım. Elimi enseme götürdüm, saçlarımı karıştırdım, bir adım geri attım. Ama o an ayağım halının kenarına takıldı.
"Ah-!" Tökezleyip dengemi zor da olsa sağladım. Kalbim göğsümden çıkacak gibiydi ama bu sefer utanmamın üzerine ince bir gurur da eklenmişti. Birkaç saniye olduğu yerde durdum, sonra hiçbir şey demeden dolaba yöneldim.
"Dikkat et."
Hayır, daha fazla rezil olamazdım.
Taehyung'un bakışlarını ensemde hissediyordum. Ama göz göze gelmeden başımı salladım.
Sessizce dolabın içindeki çekmeceleri açtım, bana uygun iç çamaşırları da vardı... Eteğin altına, hiç acele etmeden, Taehyung'u hiç umursamıyormuşum gibi davranarak giydim. Hareketlerim kontrollüydü, hatta biraz gösterişli bile. Sanki ona "Senin etkine girmem" der gibiydim.
Taehyung hafifçe boğazını temizledi ama hâlâ tek kelime etmedi. Arkama bile bakmadan yatağın yanından geçtim ve odanın köşesindeki küçük koltuğa doğru yürüdüm.
Koltuğa uzandım ve yastığını başımın altına yerleştirdim. Gözlerimi kapatmadan önce hâlâ beni izleyen ona döndüm.
"Ben burada uyuyacağım."
Kısa bir sessizlik oldu. Sonra yatağın üstündeki yumuşak hareketleri duydum. Yatak gıcırdadı.
"Hayır, orada uyuyamazsın."
Gözlerimi açtım. Yüzünde o tipik ciddileşmiş ifade vardı çok nadir göründüğü zamanlardan biri.
"O koltuk küçük," dedi. "Belin ağrır. Boynun tutulur. Uyumak için uygun değil."
Omzumu silktim. "Bana yeter."
"Jungkook..."
"Gereksiz şeyleri bu kadar rahat söyleyip sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmanı anlamıyorum, Taehyung," dedim. "Ben burada biraz yalnız uzanmak istiyorum, olur mu?"
Taehyung'un çenesi hafifçe gerildi. Sessiz kaldı. Başını arkaya atıp derin bir nefes aldı.
"Senin için hiçbir şey olmamış gibi davranmak en son istediğim şey," dedi. "Bir şeylerin üstünü kapatmaya çalışıyoruz."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
are you nasty? ✓
Fanfictionjungkook, patronu ve seks partneri olan kim taehyung'un düğününe gider.