Farklı bir bölümle geldimm
Umarım seversiniz
Bu arada okunmalar, oylamalar ve de yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Asla bu kadar olunacağını düşünmemiştim <3
_____________
"Eminsin, değil mi?" Sesindeki yumuşaklıkla sordu Soner, gözlerime dikkatle bakarak.
Günlerden Pazartesiydi. Okula, bir haftalık aradan sonra ilk kez geri dönüyordum. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen hava kapalı ve pusluydu. Gri bulutlar gökyüzüne ağır bir perde gibi serilmiş, ufuk çizgisini belirsiz kılmıştı. Soğuk bir rüzgar arada bir yüzüme çarpıyor, ellerimi üşütüyordu. Sanki her şey biraz daha ağır, biraz daha bulanıktı. Sırt çantamı omzuma kaydırırken içimde bir düğüm hissediyordum—çözülmeyen, hatta giderek sıkılaşan bir düğüm.
Okulumun kıyafet konusunda belli kurallar olsa da, katı bir zorunluluk olmadan serbest giyinmemize izin veriliyordu. Bugün, rahatlığımdan ödün vermeden sade ama uyumlu bir kombin tercih etmiştim: Siyah bir eşofman altının üzerine bol kesimli, bembeyaz bir tişört giymiştim. Üzerimde Soner’in siyah hırkası vardı. Kol uçları hafifçe genişleyen, salaş duran, yumuşak bir kumaşa sahip olan bu hırka beni hem sıcak tutuyor hem de garip bir şekilde huzur veriyordu. Sanki Soner’in varlığını yanımda hissediyordum.
O evden ayrılmamın ve Soner’in evinde, Hazal’ın odasında kalmaya başlamamın üzerinden üç gün geçmişti. Üç uzun, sessiz gece. O üç gün boyunca zaman ağır aksak ilerlemiş, zihnim geçmişle ve belirsiz gelecekle dolup taşmıştı. Uyuyamadığım gecelerde tavanı izleyerek, içimdeki düğümün neden bu kadar sıkı olduğunu çözmeye çalışmıştım. Ama her düşündüğüm şey, her hatırladığım anı, düğümü çözmek yerine daha da iç içe geçiriyordu.
Soner, bu süreçte bana beklediğimden de fazla yardım etmişti. Yalnızca yanında kalmamı sağlamakla kalmamış, evde unuttuğumuz iki kolimi de alıp getirmişti. O anları hatırlayınca içimde garip bir minnettarlık duydum. O evin kapısından son kez çıktığım anı, ardımda bıraktığım insanları, son bir kez dönüp bakmadan uzaklaşmamı düşündüm. O kutular… Sarp'ın geri göndermeye çalıştığı eski evimden gelen kutular. İçlerinde neler olduğunu bile hatırlamıyordum. Belki eski defterler, belki de yarım kalmış birkaç anı. Ama önemli olan, Soner’in onları alıp getirmeyi düşünmesi, sessizce yanımda durmasıydı.
Şimdi gözlerini bana dikmiş, cevabımı bekliyordu. Emin miydim? İçimde hâlâ bir yerlerde küçük bir tereddüt kıpırdansa da, derin bir nefes aldım ve ona baktım.
Başımı hafifçe salladım. "Evet."
Soner, başımı sallayışımı dikkatle izledikten sonra hafifçe başını eğdi, ama başka bir şey söylemedi. Sanki cevabımı kabul etmekle yetiniyor, üstüne gitmek istemiyordu. Belki de ne kadar emin olmaya çalışsam da içimde hâlâ ufak bir tereddüt olduğunu hissediyordu. Ama bunları konuşmanın bir anlamı yoktu.
Okula vardığımız için Soner'e sarılıp onu geride bıraktım. Bahçeye adım attığımda etrafıma şöyle bir göz gezdirdim. Okul, her zamanki gibi hareketliydi ama bana her şey biraz yabancı geliyordu. Sanki bir haftalık ara, beni buradan koparıp bambaşka bir yere savurmuş ve şimdi oradan tekrar dönmeye çalışıyormuşum gibi. Havanın kasveti mi, içimdeki ağırlık mı bilmiyordum ama adımlarımın alıştığım kadar sağlam hissettirmediğini fark ettim.
Koridorda yürürken birkaç kişi başını çevirip bana baktı. Önceden böyle olmazdı. İnsanların bakışları üstüme mıhlanmaz, bir an bile duraksamadan yürüyüp giderdim. Ama şimdi sanki görünmez bir işaret taşır gibi hissediyordum. Dedikoduların ne kadar hızlı yayılabileceğini biliyordum ama yine de böylesine dikkat çekmeyi beklemiyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENDA • Gerçek Ailem
General FictionBabasının annesini aldatmakla suçlaması sonucu DNA testi yaptıktan sonra ailesinin gerçek ailesi olmadığını öğrenen Enda'nın hayatı tamamen değişir. İki tarafın da öz kızını istemesi sonucu gerçek ailesi ile tanışma fırsatı elde eden Enda neler yaşa...