"Geriye dönüp baktığımda, insanların hep benden bir şeyler beklediğini fark ettim. Davamı terk etmemi, sevdiğim adamdan vazgeçmemi, vatanımı ardımda bırakmamı beklediler. Ancak kimse kendini değiştirmeye yeltenmedi. Sanki değişim, yalnızca bana yazılmış bir kaderdi."
- Taş Duvarlardan İçeri Yıldızlar Giremez, sayfa 209
16. Bölüm: Yoldaş değil düşman
"Doğru, Sangwoo'ya şantaj yaptım," dedi Jungkook. O anda Sangwoo ile göz göze gelmekten kaçındı. Sözlerinin direkt Jimin'e ulaşmasını diliyordu. "Fakat size ihanet etmedim. Gazetenin gizliliğini korumaya devam ettim ve devrim için mücadeleyi sürdürdüm." Bir an titrek bir nefes verdi. Yumruklarını sıktı. "Yaptığım tek şey, başgardiyanın annesini gizlemekti. Bunun dışında önünüze taş koymadım. Başgardiyana gazeteden bahsetmedim. Ben de sizinle bu devrim için çalıştım."
"Neden başgardiyanın annesini gizledin Jungkook?" diye sordu Jimin. Sesi gür ve sabırsız çıkmıştı.
Jungkook bir süre duraksadı. Kelimeleri toparlamak her zamankinden daha zordu, "Başgardiyan benim hayatımı kurtardı. Ben de... Karşılık vermek istedim."
Jimin, duyduklarına inanamıyordu. O anda alayla gülmek istedi. Aslında bulundukları ortamdaki hiçbir mahkum, Jungkook'un açıklamasından tatmin olmamıştı. Bu da bir gerçekti.
"Hayatını mı kurtardı?" diye sordu Jimin. Bir cevap beklemeden devam etti, "O sağcı herifin elinde olsa hepimizin hayatını siker. Hayatını kurtardı, öyle mi Jungkook? Özel hücrede olduğun için başgardiyanın sabah sayımlarında mahkumlara nasıl eziyet ettiğini bilmiyorsun." Jimin'in gözleri Jungkook'un dikişlerinde gezindi. Yaralarına baktıkça yüreği alev alıyordu. Ona dokunmak, şefkatle yanağını okşamak, her şeyin düzeleceğini söylemek istiyordu. Fakat düşündüklerinin bir tanesini bile yapmadı. Gerçeklerle yüzleşti. En yakın arkadaşı tarafından kandırılmıştı.
"Jimin haklı," dedi Mingyu. "Başgardiyan Kim Taehyung iyi biri değil."
Sangwoo da onlara katıldı, "Daha önceden bir mahkûmun dövmesini yakarak silmişti." Gözleriyle Jungkook'un dövmelerini süzdü. "Dövmelerin siyasi bir anlam taşımadığı için şanslısın. Kim Taehyung sana iyi davranmazdı."
"Sana işkence yapan polislerden hiçbir farkı yok," dedi Jimin. Artık ona öfkelenmekten ziyade onu ikna etmeye çalışıyordu. "Başgardiyan zalim bir adam. Öyle kalacak. Sana yumuşak bir yüzünü göstermiş olabilir, ne yaşadığınızı bilmiyorum, sahiden hayatını kurtarmış da olabilir..." İç çekti. Sakinleşmek için gözlerini kısa bir an yumdu. Sonra devam etti, "Fakat onun için davamızı tehlikeye atamazsın. Yoldaşlarını sırtından bıçaklayamazsın. Senelerdir birlikte yürüyoruz. Sırf bizim cezaevinden çıkmamız için idam edilmeyi göze alarak büyükelçiyi kaçıran öğrencileri düşün... Eğer sen onun tarafına geçersen, biz kaybederiz."
"Hayır... Hayır..." Jungkook uykusunda sayıklayan bir adam gibi Jimin'in sözlerini inkâr etti. "Ben onun tarafında değilim. Kesinlikle değilim. Sadece şunu söylemem gerekiyor, Taehyung zalim bir adam değil."
İçerideki mahkumlar homurdanmaya başladılar. Boşuna mı konuştuk, der gibi bıkkın bakışlarla Jungkook'u süzüyorlardı. Jungkook biraz telaşlanıp, "Bekleyin," dedi. "Söylemek istediğim şu, Taehyung disiplinli bir adam. Bu yüzden kurallara aşırı derecede bağımlı. Babasının cezaevi müdürü olmasının da etkisi var. Hata yaparsa ikisinin de kariyerini riske atar. Bu yüzden en ufak meseleyi bile affetmiyor, mahkumları en sert şekilde cezalandırıyor. Yine de hak etmeyen birine kötü davrandığını hiç görmedim. Sadece onun cezaları diğer gardiyanların cezalarından daha sert. Bu konuda gerçekten haksız mı? Diğer cezaevlerine kıyasla burası çok daha huzurlu değil mi? Bu huzuru kime borçluyuz peki?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kletka | Taekook
FanfictionSosyalist Gazeteci Jeon Jungkook, Güney Kore'deki askeri darbe haberini aldıktan sonra Sovyetler Birliği'nden kaçarak anavatanına geri döner. Güney Kore artık hatırladığı gibi değildir. Sıkıyönetim altındaki halk ile askerler arasında amansız bir ça...