"Sanki aramızdaki bu küçük savaşın kazananı olmadığını ikimiz de biliyorduk."
***
Günler yoğun geçerken vize haftasını ve stresini bugün nihayet geride bırakmıştım. Ormana onu çağırdığımın üzerinden yaklaşık üç hafta geçmişti ve bu süre zarfında pek karşılaşmamıştık. Aynı ortamda bulunduğumuz zamanlarda da konuşmamıştık. Onun da sınav dönemiydi ve üstüne gitmek istememiştim. Fakat sınav dönemimiz bitmişti. Bu artık onunla uğraşabilirim demekti.
Yurt odamın içinde gezinirken aklımda birçok düşünce vardı. Mesela Beran'ın söylediği cümleler. Küçük çocuk sürekli pot kırıyordu. Koku meselesi olsun, et yemeyi seviyoruz demesi olsun..
Bu arada et yemeyi yine hiç sevmediğim aklıma geldi.
Kokusu, görüntüsü midemi bulandırıyordu.
Bunları düşünürken yurt odamın camından dışarıya bakıyordum ve tanıdık bir araba görmemle perdeyi iyice kenara çekmiştim. Yurt odamın camı direkt güvenliğe bakıyordu. Beni asıl şaşırtan olay, arabadan Pars'ın inmesiydi. Bir an benim için geldi düşüncesiyle garip bir şekilde heyecanlanırken görüş açıma giren başka bedenle heyecanım kısa sürmüştü. Sarışın, orta boylarda bir kız gülerek Pars'a doğru yaklaşıyordu.
Bu kız kimdi? Yurtta daha önce onu görmüş müydüm pek emin değildim. Acaba sahiden kız arkadaşı mıydı? Nedense bu düşünce beni rahatsız hissetirirken kız, Pars'a yaklaşarak boynuna gülümseyen bir ifadeyle sarılmıştı.
Tam bu anda ise Pars'ın gözleri bakışlarımı hissetmiş gibi odamın penceresine çevrilmişti. Yakalanma hissiyle olduğum yerde huzursuzca kıpırdanırken bakışlarını benden çekti ve kıza odaklandı. Aralarında bir konuşma geçiyordu, ama Pars kızı düz bir ifadeyle dinliyordu. Zaten bu konuşma çok uzun sürmeden ikisi de arabaya binmişti.
Perdeleri bu sefer kapatmaya çalışırken bir yandan düşünceler kafamda dönüp duruyordu. Kendimi kontrol etmeye çalıştım ama bir yandan da neden bu kadar rahatsız olduğumu sorguluyordum. Pars'ın yanında tanımadığım o kız kimdi? Acaba gerçekten bir ilişki içinde miydiler? Yoksa sadece arkadaş mıydılar? Bütün bu sorular beni meşgul etmeye başlamıştı.
Bir süre odada oturup düşüncelerimin karışmasını izledikten sonra, derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Belki de bunları kafamda büyütüyordum. Ayrıca Pars'ın özel hayatı benim için o kadar önemli olmamalıydı. Ama her ne kadar kendimi mantıklı düşünmeye zorlasam da bir şeyler bana bu olayı kafamda çözmeden rahat edemeyeceğimi söylüyordu.
Hem daha çözmem gereken fantastik olaylar vardı. Yurt odamın içinde sıkıntıyla dururken telefonuma gelen bildirim sesiyle konuşma uygulamasına gelen mesajlara baktım.
Araz, Belgin, Maraz ve Akın'ın bulunduğu ortak grubumuzdan birçok mesaj geliyordu. Vizelerin bitmesini kutlamak için akşam bir eğlence mekanına gitmeyi konuşuyorlardı. Herkes popüler olan içkili bir mekana gitmeyi onaylarken bir tek cevap vermeyen ben kalmıştım. Böyle ortamları çok sevmezdim, ama arkadaşlarla gidince eğlenceli oluyordu. İçki içmeyi de sırf midemden ötürü pek tercih etmesemde ortama ayak uydurmak için bir şişe de olsa içiyordum.
Herkes gelmem konusunda ısrar edince de akşam gitmeyi kabul etmiştim. Zaten iki saat sonra hava kararmaya başlayacaktı. Hızlı olmaya çalışarak kısa bir duş almaya karar verdim. Ilık bir duşun ardından ise yine hızlı olmaya çalışarak saçlarımı kurutmaya başladım. Saçlarımın kuruduğuna ikna olduğumda yüzümü nemlendirdim ve kıyafet seçmeye başladım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YIRTICI GÖZLER
FantasyNadir kedi türlerinden biri olan pars, bir insan bedeni ile bütünleşmişti. Pars Bera Sarkan.. Yarı insan yarı pars. Koyu gri renginde yırtıcı gözlere ve keskin pençelere sahip olarak bir dönüşüm geçirse de özünde bir insandı. Türü gereği vahşi, ins...