17| KUMAR VE İZDİHAM

10.3K 501 306
                                    

11.bölümün başında ki geçmiş
kesitini değiştirdiğimi söylemiştim.
eski okuyanlar, yeni hâliyle okumadıysa muhtemelen bölüm başında anlatılan olay örgüsünü anlamayacaktır. o kısma kısa bir göz atmanızı, sonrada bölüme geçmenizi rica edeceğim.

Bol bol yorum yapmayı ve
oy vermeyi unutmayın lütfen♡

◍◉

17.BÖLÜM| "KUMAR VE İZDİHAM"

36 Saat Önce...

Yazar Anlatımıyla....

"Bir gün şu zıkkımı saat başı tüketmekten geberip gideceksin." Diye söylenen Cesur, dışarıda ki fırtınalı kar yağışını aldırmadan dağ evinin verandasında duran Sancar'a yaklaştı.

Yerde gördüğü izmarit çöplerine basıp, dakikalardır bir milim bile yerinden kıpırdamadan, bayır aşağı serilen beyaz kar örtüsüne gözlerini kilitleyen kardeşinin yanında durdurdu bedenini.

Sancar, dişlerinin arasına bir dal daha sıkıştırdı. "Birkaç dalın bir ânda ciğerlerime hücum ederek, beni öldürebilme ihtimali sadece bir oluşum." Yanaklarını içe göçerten bir nefes çekti içine. "Fakat beni öldürebilecek gücü, o küçücük dala hiç vermedim." Dönüp abisine baktı. "Kırmızı reçeteli dozlarada o gücü vermedim. Öyle olsa, ilk katilim babam olurdu."

"Bu sadece metelik bir direniş. Önünde sonunda, seni içten içe tüketen şeye yenilirsin." Diye söylenmeye devam etti Cesur.

Az sonra kuvvetli bir darbenin dudaklarındaki dalı yere savurduğunu farkedince, bezgin bir nefes aldı Sancar. Cesur, yere fırlattığı izmariti ayaklarının altında birkaç kez ezdi.

Kardeşine zarar veren her şeyi ezebilirdi. Bir yumrukla ya da bir fikirle, bu fark etmezdi.

Sancar göz devirdi. "Vazgeç şundan, koruyucu meleğimmiş gibi davranma."

Öfkeliydi.

En çok on dokuz yaşında öfkeliydi; çocukken öfkeliydi, aklını kaçırmadığı hâlde bir hastane köşesinde ağır dozda ilaçlarla rehabilite edilirken öfkeliydi, babasını durduramadığı her yaşına öfkeliydi.

Bu kez ise sakin durabilmek her zamankinden daha zordu çünkü Levlâ zarar görmüştü.

Yine görmüştü.

"Aklımdan çıkmıyor," diye mırıldandı ve bakışlarını yavaşça abisine çevirdi. "İki yıl önce de çıkmamıştı, şimdide çıkmıyor; bir tümör gibi, kafamın içinde büyüyor, çoğalıyor. Beni kendimde yok ediyor, sanki bende geriye bir tek O kalmak üzere." Parmak uçlarıyla, iki defa şakağına vurdu. "Şurada sancıyor varlığı." Sert bir nefes verdi. "Abi," dedi ilk defa gardını düşürerek. "Aklımdan çıkmıyor."

Cesur, göz ucuyla kardeşine baktı. En son ne zaman derdini anlatmıştı kendisine? Ne zaman sarılmışlardı?

ÂFİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin