Bölüm 13: Alevlerin Sessiz Hâli

7.6K 385 84
                                        

"Sessizlik erdemlik değildi artık, sessizlik pes edişti; sessizlik haksız bir serzenişti. Benim de sessizliğim oldu, haksız oldu. Benimde gözyaşlarım oldu, kıyamet oldu."

Şarkı: Chef Bi, Dest - Lavinia

Korkuyordum. Bazen gerçekten de hissettiklerim doğru değil mi emin olamıyordum. Mutlu olmak bana ters geliyordu. Birinin bana sarılıp seni seviyorum demesi bana çok ters geliyordu. Lügatimde yoktu benim. Bana mutlu olmak anlatılırdı ama nasıl hissettirilir gösterilmezdi. Bana elleriyle şeker gösterirlerdi ancak tadı nasıl bilmezdim ben.

Renksiz hayatımda tek gayem vardı: Birilerine hesap sormak. Yazgül Kara benim ailemi bulmamı istemediği zamanlarda küçük bir kız gibi hissediyordum. Şimdi de büyümedim ancak o zaman küçük olduğumu biliyordum. Bana fotoğraf gösterdiği zaman hemen ona inandığım da zaten küçük olduğumun kanıtıydı.

Sena ve Murat bana evlatlık olduğumu, beni yetimhaneden aldıklarını söyledikleri zaman kendime sorduğum soru 'neden' olmuştu. Neden beni bırakma ihtiyacı hissettiklerini düşünmüştüm. Onlara 'neden' fazla gelmiştim ben dedim kendime. O zamanlar kaç çocukları olduklarını bilmediğim için neden beni doğurduğunu sorgulamıştım biyolojik annemin. Bakmak istemiyorsa neden bırakmıştı ya da neden kürtaj yaptırmak hiç aklına gelmemişti.

Yazgül Kara sırf hırsı ve gururu yüzünden yeniden nefes almaya başladığım an beni aileme vermek yerine yetimhaneye verdiğini öğrendiğimde de kendime sorduğum ilk soru 'neden' oldu. Cevabını bildiğim soruydu ama insanoğlu sorgulamak isterdi işte. İsyan etmek yerine soru sorardı kendine, Allah'a. Allah zaten ona cevabı zamanla verirdi ama bencildi insan. Zamana bırakmak istemezdi. Daha ne kadar zamanı kaldı bilmezdi. Bugün çarşı pazar gezse yarın toprak altında uyurdu.

Uyuyamıyordum. Gece yarısını bilmem kaç geçiyordu bilmiyordum ancak uyku tutmuyordu beni bir türlü. Uyumayı çok severdim. Hatta hayaller kurarak uyumaya bayılırdım ancak şimdi kurduğum hayallerin sonu bir türlü gelmek bilmiyordu.

Yorganı üzerimden atarken yastığımın altına koyduğum saç tokamı aldım. Yataktan doğrulurken saçlarımı gevşek bir topuz yaptım ve ayağıma terliklerimi giydim. Kış ayının tam ortasında olduğumuz için hava sıcaklığı geceleri neredeyse eksi yirmileri buluyordu ve ev her yerden ısıtmalı olduğu halde üşüdüğüm anlar oluyordu.

Odadamdan çıktığım an merdivenlere ilerlerken büyükçe bir esnedim ve duvar saatine baktım. Saat biri yirmi bir geçiyordu. Çok uykum vardı ancak sadece olmakla kalıyordu.

Tüm katları sessiz sessiz indiğimde mutfağa varmıştım çoktan. Dolabın kapağını açıp kendime büyük bir bardak çıkardım ve ona da su doldurdum. Odamda su vardı ancak uyuyamadığım için oradan sıkılmıştım. Belki biraz dolaşırsam uykum gelirdi.

Suyumu yudumladıktan sonra mutfaktan çıkacaktım ki bir ses duydum. Ses bir erkeğe aitti. Merakla mutfağın arka bahçeye açılan camdan kapısından baktığımda pek bir şey göremedim. Her yer karanlıktı.

Aynı sesi yeniden duydum. Bir konuşma gibi değilde bir yakarış sesi gibiydi. Acı çeken bir adamın sesi gibiydi. Sesin bu taraftan gelmediğini fark ettiğim an salona gittim ve ön bahçeye bakabilmek için başımı uzattım. Müştemilat önünde bir kaç takım elbiseli adam vardı ancak onların yüzünü pek göremiyordum. Tahminimce Devran Bey'in tuttuğu korumalardan biridir.

Adamları incelerken aynı sesi yeniden duymamla hafifçe irkildim. Beklemiyordum ve birazda dalmıştım. Müştemilatı daha iyi görebilmek için parmak uçlarımda yükseliyordum ancak karanlık buna engel oluyordu. Camdan duvarın tamamen önüne geçersemde görülme ihtimalim olduğu için bunu yapamıyordum.

GÜNCE | Gerçek Ailem (YKS SONRASI DEVAM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin