Merhaba,
Nasılsınız?
Sınır: Bin oy bin yorum
Bölüm Şarkıları 👇
1-) Mabel Matiz: Sarışın
2-) Deeperise – Raf (Jabbar)
3-) Ümit Sayın - Gül beyaz gülKeyifli okumalar 💖
Rüyaları severdim. Küçükken, sadece rüya görebilmek için erkenden uyur, sabah ise gördüklerimi hatırlamaya çalışırdım.
Yıllar geçti. Artık rüya görmek için uyumama gerek kalmadı.
Çünkü son birkaç haftadır, uyanıkken bile bir rüyanın içindeymiş gibi hissediyordum.
Ama bu, geçmişteki rüyalara benzeyen bir his değildi. Eskiden rüyalarım belirsizdi; bir sahneden diğerine atlayan, anlamını çözmeye çalıştığım bulanık imgelerden ibaretti. Oysa şimdi her şey keskin, net ve canlıydı. Bu rüyanın adı vardı, sesi vardı, kokusu vardı.
Ve o, yanımdaydı.
Gülüşü bir güneş ışığı gibi üzerime düşerken, onunla her anın bir rüya gibi olduğunu fark ettim. Konuşurken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor, yanından ayrıldığımda bile söylediklerini zihnimde tekrar tekrar yaşıyordum.
Ne zaman bana gülümsese bir hayalin içinde olup olmadığımı sorguluyordum. Çünkü hiçbir gerçeklik bu kadar güzel olamazdı.
Eğer bu bir rüyaysa, sonsuza kadar sürmesini diliyordum. Ama içten içe biliyordum ki bu, adam rüyalarımdan daha gerçekti.
Sungur, rüyalarımda bile canlandıramayacağım kadar güzel bir adamdı.
"Yanlış anladınız," diyerek çiçekçi kadının sözlerine sınır koydu Şeyda. Sesi kararlıydı ama içinde hafif bir utangaçlık seziliyordu.
Sungur cüzdanını çıkarıp ödemeyi yaparken, çiçekçi kadın hâlâ Şeyda’ya bakıyordu. Küçük, anlayışlı bir gülümsemeyle… Sanki ikisi arasında söylenmemiş bir şeyleri yakalamış gibi.
Şeyda’nın yanakları çoktan kızarmıştı. Elleri istemsizce hırkasının cebine gitti, bakışlarını kaçırdı. Ama bu kaçış uzun sürmedi.
Abim, bir şey söylemek ister gibi dudaklarını araladı ama sonra vazgeçti. Bir an bana baktı, sonra Sungur’a, sonra Şeyda’ya… En sonunda sadece başını sallayıp hafifçe gülümsedi.
"Gül ver abla, gül sever o."
Dudaklarıma yerleşen gülümseme ve Şeyda’nın yüzüne sinen şaşkınlık o kadar belirgindi ki, çiçekçi abla bile fark etmiş olmalıydı. Hafifçe kıkırdayarak sepetine uzandı.
En güzel, en canlı gülleri seçip abime uzattı. Şeyda’ya da verebilirdi ama özellikle abimin eline bırakmıştı.
Abim bir an çiçeklere baktı, sonra hafifçe kaşlarını çattı ama itiraz etmedi. Çiçekçi abla parasını aldıktan sonra gözlerinde tatlı bir gülümsemeyle yanımızdan uzaklaştı.
Abim cüzdanını cebine sıkıştırırken gözlerini kaçırarak çiçekleri Şeyda’ya doğru uzattı. Hareketi aceleciydi. Sanki bir an önce vermek ve bu anı ardında bırakmak ister gibi.
Şeyda ise olduğu yerde donmuştu. Gözleri hafifçe büyüdü, dudakları aralandı ama tek kelime etmedi. Önce çiçeklere, sonra abime baktı. Sanki abimin bu hareketinin gerçek olup olmadığını anlamaya çalışıyordu.
Sonra, tereddütlü ama nazik bir hareketle elini uzattı ve çiçekleri aldı.
Parmakları abimin parmaklarına hafifçe dokunduğunda, aralarındaki sessizlik daha da artmış gibiydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
-SAUDADE-
Teen Fiction"Sevilmek isterken iliklerine kadar sevgisizliği hisseden herkese..." (...) "Senin şımarıklıklarını çekecek bir adam değilim." Sözleri üzerine gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Kelimeler zihnimde bir oraya bir buraya kaçışırken hepsini bir araya topl...